Atatürkü putlaştıran dogmatik zihniyetin burjuva ulusal çıkarlarını korumak adına farklı görüşteki ve sınıf konumundaki insanları nankörlükle suçlamak amacıyla ileri sürdüğü içi boş bir suçlamadır .
Bu ülkede Atatürk'ün borusunun vefatına kadar süren bir zaman diliminde öttüğünü ve ardından da onun ideallerinin peşindeymiş gibi kendisini göstererek milliyetçiliğin sığ sularında ülkenin anasını ağlatan , halkın emeğine göz koyan ve her türlü sömürüyü kapitalist tekellerin çıkarları için bu topraklarda uygulayan devlet adamlarına ve temsil ettikleri bu yoz yönetim anlayışını Atatürk'e mal eden yobaz ve faşist bürokratlara yakışacak olan bir eylemdir .
Bu ülkenin işçiler ve emekçiler tarafından kalkındığını , yobaz ve faşist bürokratlarca yabancı tekellere satıldığını idrak edememiş nitelikli burjuva sözcülerinin gerçekleri saklarken kullanabileceği bir argümandır .
Kaldı ki Atatürk'ün gerçekleştirdiği burjuva devriminin tarihsel materyalizmin dinamiklerinde her zaman sabit ve aynı olarak kalabileceğini düşünmek aptallıktır. Atatürk'ü bir ulusal kurtuluş mücadelesine iten de zaten feodal yapının zincirlerini kırmak ve bir ulus olabilmek olgusudur . Ancak mevcut burjuvazinin içine düştüğü şartlarda çağdaşlaşma diye feodal yapının milliyetçilik ve dincilik gibi iki dogması sürekli halka pompalanırsa , o ulusun ilerici devrimcileri de yeni bir sınıf oluşturarak daha ilerici bir toplumsal hayata giden yolda ve emek düşmanı sermaye sınıfının iktidarını devrrecek bir ideoloji içerisinde kendisini yeniden üretecektir .
Emek-sermaye savaşında burjuvazinin yenilgisini hazmedemeyenlerin , sürüden ayrılanı kurt kapar , hepimiz aynı gemideyiz laflarıyla bu ülkenin emekçi halkının ilerici bir sosyalist sınıf örgütlenmesine dahil olmasına duydukları öfke ve korku siyaseti ile emekçi-işçileri karalama kampanyasındaki bir başka aforizmasıdır.
Evet biz bu ülkede ekmek yiyoruz ancak o ekmeği yapan biziz , tüketen ise sensin . Ve hatta üretenden de esirgeyen sensin be nankör burjuvazi..!