bir fenerbahçeli olarak gitmesine üzülmediğim futbolcu. gerçi ben fenerbahçe'den ayrılan hiçbir futbolcunun gidişine üzülmedim; alex de souza dahil.
hangi takım taraftarı olursa olsunlar futbolseverler sevdikleri bir futbolcu takımdan ayrılınca üzülüyorlar çünkü o futbolcu takımlarında oynarken sürekli taraftara oynuyor ve şöyle büyük taraftarımız böyle büyük taraftarımız goy goyu yaptıkları için taraftarlar da bunları kalpten söylediklerini falan sanıyor. ayrıca hayatında bir kere bile görüp konuşmuşluğu olmayan bir adam için "adam gibi adam", "adamın dibi" safsatasını çıkaran taraftarın da bunları yutmasından doğal bir şey yok zaten.
şimdi gökhan gönül konusunda bir kaç değişik husus var.
1- gökhan gönül ve fenerbahçe yönetimi arasında yaşananlar:
gökhan sözleşmesi biten bir futbolcu ve sezon ortasında da belli ki bu oyuncuyla sözleşme yenilenirse takımın banko 11 oyuncusu olmaya devam edecek. eğer fenerbahçe yönetiminin gökhan'la devam etme gibi bir niyeti var olsaydı sezon ortasında sözleşmesini yenilemeliydi. ancak fenerbahçe'nin daha doğrusu aziz yıldırım'ın son sezonlardaki sözleşme yenileme durumlarındaki davranışlarına bakılırsa, futbolcuların sözleşmelerinin yenilenmesi takımın o sezonki başarısına endekslenmiş vaziyette zira aziz yıldırım takımın başarısızlığından direk oyuncuları sorumlu tutuyor ve başarısız geçen sezonlar ardından sözleşmesi biten oyunculara son derece gönülsüz yaklaşıyor.
yine de fenerbahçe'nin gökhan'ın ücretine zam yaparak yeni sözleşme teklif ettiğini görüyoruz. hatta bu zamlı ücreti kabul etmeyen gökhan için yönetim kurulu 250.000 euro daha cebinden vermeyi kabul ediyor; yeter ki gökhan takımda kalsın. peki gökhan ne yapıyor? "ben derdim para değil, yönetimin yaklaşımını kabul edemem" diyor.
şimdi burda anlamadığım nokta şu, e gökhan kardeşim; adamlar sana zam yapmış üstüne yetmemiş yaklaşımını beğenmediğin yönetim arasında toplanıp yıllık 250.000 euro vermeyi de kabul etmiş, burda fenerbahçe daha ne yapabilir?
üstüne "fenerbahçe'de kalmayacağım" diye açıklama yapıp ardından ali yıldırım'ı geri dönmek istiyorum diye aramışsın. yönetimden "tamam gel tekrar konuşalım" demişler ama bu sefer de dalga geçer gibi "3-4 gün düşüneyim" demişsin. ne bekliyordun ki, "keyfin olunca buyur gel" demelerini mi?
2- 2010-2011 sezonu ve şenol güneş
işin beşiktaş ve gökhan gönül arasındaki boyutu da meşhur "kanırta kanırta kazanılan şampiyonluk" sözünün sahibi gökhan'ın bu şampiyonluğu kabul etmeyen şenol güneş'in takımına gitmesi. ben bu konunun çok derin anlamları olduğuna inanmıyorum zira anlaşılıyor ki gökhan bu lafı o zamanki ortamda taraftara şirin görünmek için söyledi. taraftar da kazanılan şampiyonluğun nasıl kazanıldığını anlamak için gökhan'a sormayacak zaten, taraftar o sezonu iyi biliyor.
yani söyleyeceğim o ki, gökhan'ı "vay efendim o gün öyle dedin de bugün şenol güneş'lesin" diye eleştirmeye ve yıpratmaya gerek yok. adamı bırakın topunu oynasın ama tabiki çapsız türk spor medyası bu konuyu saçma sapan yerlerde saçma sapan şekillerde kurcalayıp duracaktır. gökhan'a soracaklar, şenol güneş'e soracaklar, volkan demirel'e gökhan'In transferi hakkında ne düşündüğünü soracaklar kısacası kavga ortamı doğsun diye herkesin ağzını arayıp duracaklar.
sonuç olarak bu transferde gökhan'ın menajerinin de etkisiyle kafasının karıştığını ve bir türlü karar veremediği gibi bir durum da söz konusu. menajerinin gökhan'a ne vaad ettiğini ve fenerbahçe'yle pazarlıkları arasında ne geçtiğini bilemeyiz ancak şu bir gerçek ki gökhan gönül bu süreçte en tutarsız davranan taraftı. ne fenerbahçe ne de beşiktaş bu süreçte bence yanlış bir tutum içerisine girmediler. fenerbahçe taraftarı yönetime sadece sözleşmenin sezon ortasında neden uzatılmadığını sorabilir ancak fenerbahçe sezon sonu gökhan'a yaptığı teklifle onu zaten takımda tutmak istediğini fazlasıyla göstermiş.
ortada hiç kanıt olmasa da benim şahsi düşüncem, gökhan sezon içerisinde kafasına beşiktaş'a gitmeyi koymuş ancak taraftar tepkisinden çekinmiş, transfer sürecini "bakın ben fenerbahçe'de kalmak istiyorum ama fenerbahçe beni istemiyor"a getirmeye çalışmış, bunu da yüzüne gözüne bulaştırmıştır.
