maide suresi 62 ve 63. ayet: ''onların çoğunun günaha, düşmanlığa ve haram yemeye koşuştuklarını ve kötülükte birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. yaptıkları şey ne kötüdür! din adamları ve bilginler bunları günah söz söylemekten ve haram yemekten sakındırsalardı ya! yapmakta oldukları şey ne kötüdür!
bu ayette; allah, sapıkları doğru yolu sevketme görevini din adamlarına yüklemiş. eyvallah, mantıklı. geçelim.
yunus suresi 99. ayet: ''eğer rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekün iman ederlerdi. böyle iken sen mi mümin olsunlar diye insanları zorlayacaksın?''
bu ayette de; doğru yola girmeleri için insanları zorlamanın yanlış olduğu, böyle bi şey söz konusu olsa dahi bunu ancak allah'ın yapabileceği vurgulanmış.
peki şimdi zurnanın zoorrrt dediği yere gelelim: allah, peygamberin bile beceremediği görevi, din adamlarına neden (sert bir dille) yüklemiş? peygambere "istesem ben yapardım. bırak, çok kasma. bunların kalpleri mühürlenmiş; sen mi açıcan?" derken, din adamlarına "niye uyarmıyonuz olm günahkarları?!" demek tuhaf. peygamber vesilesi ve vasıtasıyla ay'ın ikiye bölündüğünü görüp yine de inanmayan adamlar, din adamlarının "adam olun, harama el uzatmayın lan!" demesiyle mi doğru yola girecekler?