Kendi kendisinin seslendiricisi olan şiirlerin şairidir. Yazdığı şiirler, yalnızca duygu yoğunluğunun ilhamla beraber ortaya çıkan formu değildir, sanatın felsefeyle dansı gibidir de. Ahmet hamdi tanpınar'ın şiirleri insanın bilincinden bağımsız bir şekilde oradadır, kendi kendisini okur, kendini haykırır, kendisini susar; insansa bu şiirlerin yalnızca tanığı olabilir. Eşik şiiri, okuyanın beğeni eşiğini yeniden belirler.
- "... Sen, yirmi yaşında bir baharsın ki
Gölgende neş'enin rüzgârı eser.
Düşünen alnımda benim her çizgi
Baharı olmayan bir kışa benzer...." (Sen ve ben)
- "... Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmaz akışında..." (Ne içindeyim zamanın...)
- "... Ve bir kadın beyaz, sakin, büyülü
Göğsünde kanayan bir zaman gülü
Mahzun bakışlarla dinler derinde
Olup olmamanın eşiklerinde..." (Eşik)
- "... Ellerini yüzümde gezdir,
Sil alnımdan yorgunluğu,
Gözlerimin altından
Yaşamak korkusunu al,
Avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım.
Sonra sen de gözlerini kapat,
Bırak, ellerin sessizce düşünsün..." (Avare ilhamlar, ıı.)
- "... Hep aynı nağmede çılgın dolaşan yaylar,
Bir yıldız kervanı gibi haftalar, aylar
Hep aynı hayalin peşinde bu yolculuk,
Hep gül yangını ve bahar sıtması ufuk..." (Karışan saatler içinde)
- "... Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
ikindi saatlerinde..." (Mavi, maviydi gökyüzü)