Belki biraz amiyane olacak ama; bazı zamanlarda bu ve bunun gibi olan "canlı"ların, yaşamları boyunca gerçekleştirdikleri en entelektüel uğraş sonucunda elde ettikleri ve en fazla zeka parıltısı gösteren düşüncenin; toplu taşıma aracında sessizce gaz çıkarma fikri olduğunu düşünmüyor değilim (Elbette bunu söyleyen bir bilinçten; Hegel ve Heidegger karşılaştırması yapıp; Heidegger'in neden "varlık"ı tanımlamayı başaramadığını ifade etmesini ve Fenomenolojik Ontolojiyi eleştirisel süzgeçten geçirmesini beklemek aptallık olurdu). Ne yazık ki bilimsellik, özgür düşünce (zevzeklik değil), aydınlanma vs. insanlık tarihinde ilerlemeyi sembolize eden değerlerin ayaklar altına alınmasından sonra, böyle tiplerin "düşünce özgürlüğü" kapsamında zevzek zevzek konuşabilmesi olağanlaşıyor. Gerici basının yavaş yavaş Nazilerin propaganda organı olan meşhur "Lustige Blatter" isimli yayına benzemesi göz önünde bulundurulduğunda, sınıf mücadelesinin yükselişiyle ufku açılıp, kültürel-düşünsel ölçütte zenginleşecek olan işçi sınıfının mücadele içinde yeri ve önemi daha da iyi anlaşılabiliyor.