Kimbilir annem için ne kadar mutlu bir gün idi, hep anlatır zaten, sabahın bir köründe karga b.kunu yemeden doğmuşum. Beni ellerine verince bu dünyada ne kadar derdi varsa o an sonlanmış. Yepyeni, nurtopu gibi bir mutluluk kaynağı olmuş. Kardeşim doğana kadar onun tek sevinç kaynağı olmuşum. Ta ki kardeşim doğana kadar...
Hala onun küçük çocuğuyum, hala bu ramazan istersen oruç tutma zorlanırsın bu sıcakta dediğiyim.
Ama değilim anne, ne 10 yaşındaki o haylaz çocuğum, ne 20 yaşındaki o uçarı üniversiteliyim, ne 30 yaşındaki o idealist bilim adamı adayıyım.
Ölmek istiyorum ben anne, seni üzmek istemiyorum ama ölmek istiyorum.
Eşim, annem, babam, kardeşim...
Canım eşim, bu yaşa geldik hala seni anne yapamadım, senden bu mutluluğu esirgedim, sen beni bırakmadın, sen beni çok sevdin, sana daha fazla eziyet etmek istemiyorum, senin için ölmek istiyorum.
Canım kardeşim, senin için iyi bir abi olamadım, seni adam akıllı bir kere savunamadım, senin için hiçbirşey yapamadım, sen herşeyde beni ön plana koydun, o benim abim dedin, senin için ölmek istiyorum.
Canım babam, herşey için seni suçladım, sen bana oğlum haklısın ama bak değiştim artık dediğinde bile seni suçlamaya devam ettim, hala içimde ufak bir parça seni suçluyor. Ama sen gerçekten değiştin, bana her türlü ( maddi, mânevî) desteği verdin, senin için ölmek istiyorum.
Gerçekten onlar için mi ölmek istiyorum?
Hayır, bak gerçekte kendim için ölmek istiyorum. Çok bencilim. Artık, güya, rahatlamak, güya huzura kavuşmak istiyorum. Savaşmaya gücüm yok diyorum, buna bahane olarak herkesi rahatsız ettiğimi söylüyorum.
Yeter!
Savaşacağım, bir korkak olarak artık yaşamayacağım, onun yerine ne mi yapacağım?
Ben bugün 40 yaşındayım, ve hayatıma bugün başlıyorum.
Ben 40 yıl önce bugün doğdum,
Belki 40 yıl sonra torunum başucumda öleceğim.
Belki 40 gün sonra eşim başucumda öleceğim,
Belki 40 saniye sonra bu lanet iş yerinde öleceğim,
Ama o vakte kadar yaşayacağım,
Sonuna kadar Savaşacağım.