eşine olduğu kadar oğlunada hasret bir insan. ancak piraye ile evliyken münevvere,münevver ile evliyken gönlü veraya kayan nazım,kendisine kırgın olan memed'e bir de mektup ile seslenmiştir. memed işitir mi bilinmez;
oğlum mehmet,
seninle baba oğul gibi değil de iki arkadaş gibi konuşalım.daha doğrusu ben anlatayım sen dinle:anlatacaklarımı kendimi temize çıkarmak için,kendimi sana ve pirayeye karşı müdafaa etmek için anlatmıyorum.hani, bilirsin, nasrettin hoca eşeğini bir ağaca bağlamış,bir hırsız da gelip çalmış.herkes de kabahati hocada bulmuş.hiç oraya eşek bağlanır mı?insan eşeğini bir yere bağlayınca daha sağlam bağlamaz mı?filan diye:hoca dinlemiş.haklısınız demiş.haydi ben kabahatli olayım doğrudur,fakat hırsızın da hiç kabahati yok mu?hocanın söylediği sözün elbet ki doğru bir tarafı var.fakat,dedim ya,ben bunu da söylemiyorum.yalnız birdenbire ,dün gece ,daha doğrusu sabaha karşı, annene yazdığım mektubu bitirip yatağa uzandıktan sonra sancılarımın arasında korkunç ,kederli , acaip bir keşifte bulundum.şimdi sabah sabah ,artık gün iyice ağardı ,sana o keşfimi anlatacağım.
pirayem beni vekarla, vefayla sadakatla,temkinle, itidalle alışkanlıkla,haşmetle, akılla ,yürekle sevdi.bütün bu saydığım sıfatları bir kere daha oku.bütün bunlar bir arkadaşın bir annenin, bir zevcenin,bir nişanlının,fakat en yakın bir arkadaş,en şefkatli bir anne,en sadık bir zevce,en vefalı bir nişanlının, sevgisini ve muhabbetini vasıflandırır. pirayem bana hiçbir zaman aşık olmadı.beni delicesine canı çekmedi.ben ona insanlığımla yakındım.bana bir insana hayran olur gibi hayran oldu,fakat bana aşık olmadı.ben pirayem için su gibi ,ekmek gibi, hava gibi, fizyolojik bir ihtiyaç olamadım.