Ülkemizde kavramlara dönük olarak oluşan kafa karışıklığını gösterir güzel bir vesikadır. Statüko taraftarı elitist solcular, değişim yanlısı muhafazakarlar, halkı aptal bulan halkçılar... Ülkemiz bu anlamda tam bir akıl tutulması halini yaşıyor görüldüğü üzere.
Düşüncem o ki bunda Türkiye halklarının genetik kodlarında yer alan miskinliğin ve boyun eğmişliğin de önemli bir yeri var. Zira tepeden inen, halkın talepleriyle uyuşmayan devrimlerimiz doğal olarak tabandan her daim kopuk olmuş, bu yönetici/yönetilen kopukluğu değişimleri yüzeysel ve öykünmeci elitist hareketler olmaktan öteye götürememiş, bu halktan kopuk öykünmeci devrimleri yapanlar halkla uyuşmadığı için bu değişimleri korumaya şartlanmış ve çağı yakalayamayan statüko hareketlerine cephane olmuşlardır.
Bununla birlikte :
Zamanla değişen halkın öncelikleri statüko taraftarlarıyla doğal olarak farklılaşmış, kentlileşmeyle birlikte modernleşen -batılılaşan demiyorum- halk kitleleri günlük hayata daha aktif bir katılım göstermeye başlamış, -türban sorunu- düzenini korumak konusunda kararlı statükocularla karşı karşıya gelmiş ve hem dini hassasiyetlere sahip olup hemde bu düzenin değişimini istedikleri için doğal olarak değişimci muhafazakar gibi ucube bir tanımlamanın tarafı olmuşlardır.