sanıyorum ki bu acıdan kurtulamayacağım. televizyonda gördüğüm bir sahne, biryerlerden duyduğum şarkılar. hepsi unutmamı engelliyor. yine battaniyenin altına gömülmüş bir vaziyette uzaklara dalmışken buldum kendimi. ilk göz ağrımsın derler ya, sen benim ilk kalp ağrımsın. tutamadığım, bir türlü akmasını engelleyemediğim gözyaşımsın. bu denli acıyacağını bilmiyordum. bilsem o gülüşe 2 saniyeden fazla bakar mıydım? ama o kadar güzel gülüyorsun ki, ya da bana öyle geliyor. ama çok güzel geliyor. yine çaresizce kafamı geriye atıp gökyüzüne bakıyorum, yanağımda kuruyan gözyaşlarıyla. keşke sevmeseydim bu kadar diyorum, sonra aklıma geliyor.. ya aşık olmasaydım? bir tebessüm beliriyor hafiften, gülüşünü, sesini düşünüyorum ve saatlerce izleyip her hücresini ezberlediğim fakat hiç tutamadığım ellerini düşünüyorum. içimde çiçekler açıyor, renkler canlanıyor. fakat hala soluduğum oksijen ciğerlerime batıyor. biliyor musun, bazen bana bakıp hızlıca yanımdan geçiyorsun ya. heh işte ben tam o anda, çok derin nefes alıyorum. inan bana, sen yanımdan geçiyorsun ama ben kendimden. arkanda bıraktığın rüzgarı bile içime çekiyorum. çünkü senin kokun benim hiç üstüme sinmedi bayım. fakat sen benim çok içime sindin. seni çok seviyorum. bunu sokağımın başındaki duvar yazısı da biliyor, okul sıram da biliyor, her gece adını sayıkladığım tavanım da biliyor, seni yazdığım kalem de biliyor, seni çok seviyorum! ama bu, burada kalacak. "sana bakarken öyle bir iç geçiriyorum ki, öyle aşeriyorum ki seni, bir gün çocuğum olursa tıpkı sana benzeyecek." sana aşığım bayım, hemde en ıslak yağmurlardan daha sırılsıklam. senden vazgeçmeye çalıştıkça daha çok bağlanıyorum. aramızda bir iğne, beni sana dikiyor. sen benim ıslandığım ilk yağmur, o yağmurdan sonraki ilk gökkuşağımsın. canımın acısısın. ve seni çok özledim. buzullarda gibiyim, ama yanıyorum. fakat şunu bil ki, hiç bilmeyecek olsan da. seni seviyorum.
bir seni olduğun gibi,
bir seni her şeye rağmen,
bir seni,
hala.