açlıktan geberdiğimiz zamanların birinde, büyük bir hipermakette yenecek şeyler arıyoruz.
ben meyvede karar kılarak o reyona geçiyorum, arkadaşlar da kuruyemiş almak için yönleniyorlar.
meyve seçerken arkadaşlara gözüm ilişiyor. önce kuruyemişlerden yiyip sonrasında yenilebilir olanlara karar veriyor, orada duran kıza ne kadar alacaklarını gösteriyorlar, kız da tartarak poşete koyuyor. sonrasında bir yenisi, bir yenisi derken hem bizim hayvanların karnı doyuyor, hem de bizimkilerin poset ağzına kadar doluyor. bildiğin 2-3 kilo kadar kuruyemişle geliyorlar.
yanıma vardıklarında kuruyemişin ne kadar ucuz olduğundan bahsediyorlar.
sonrasında kasaya geçiyoruz, önümüzde sırayı beklerken arkadaşların kuruyemiş poşetinin üzerine yazan rakama ilişiyor gözüm. yaklaşık 150 euroluk bir fiyat. bizimkilere kuruyemiş o kadar da ucuz değilmiş derken bizimkiler reyondaki fiyatların 50 gram için olduğunu fark ediyorlar.
ellerinde kurtulmaları gereken bir kuruyemiş poşeti ile ilerleyen sırada çaresizce etrafa bakıyorlar. hızlı bir adımla hemen yan sıradaki amcanın alışveriş arabasına poşeti bırakarak alışverişsiz çıkıştan çıkıp gidiyorlar.
bense elimde birkaç meyve poşetiyle dumur olmuş şekilde kalakalıyorum.
hayatım boyunca böyle saçma bir an yaşamadım.
o amca mı, ne yazık ki bekleyip görmeye yüzüm olmadı, ama umarım bizim öküzleri affetmiştir.