kaçmaktansa tam tersine o aşk denilen uçsuz bucaksız kuyun içine balıklama atlamak,
içindeki yangını daha da alevlendirmek için yüreğine benzin misali o kişiyi dökmek,
günün her saatinde o kişiyi düşünmek,
değer verilen bütün olguları kaybetme pahasına dahi olsa sevmekten vaz geçmemek,
akıl ile değil de iç ses ile karar vermek,
sabahın ilk ışıklarına kadar tek başına yürümek,
bol bol içki içip dahada kötü efkarlanmak,
"belki görürüm" ümidi ile sürekli evinin etrafında dolaşmak,
uzaktaki köşeden gizlice fotograflarını çekmek,
karşısında bebek gibi ağlamak,
hayat boyu aranılan kişinin o olduğunda kesin ve sorgulanamaz olarak inanmak,
o'nu bütün hayallerinin merkezinde yaşatmak,
yine bol bol içki içmek... ...sızana kadar,
o'nu düşünmekten başka hayat ve kendi için hiç bir şey yapmamak,
yine içip sabaha kadar ne dediğini bile bilmeden onunla konuşmak veya konuşmak için sürekli aramak, mesaj atmak,
içinde bulunulan arap saçı durum itibari ile alakasız kişilerin kalbini kırmak,
............v.s.
............v.s.
............v.s.
kısaca: o anda akıllı ve mantılkı olmayan ne varsa. çünkü seven kişinin en azından "denemekten vazgeçmedim" düşüncesi ile zerre kadar dahi olsa yinede bir rahatlama şansı vardır. "pes ediyorum" denilesi ve kaçılması mümkün bir durum da hiç değildir.
