ulusal dinamik ve marksizm

entry5 galeri
    2.
  1. Marksizmin dogmatik algısı sonucu kapitalizme hizmet edecek etnik-milliyetçi oluşumlarda ortaya çıkan radikalizm ve emekçiler , işçiler arasında popülist tepkileri aşmayan sınıfsal örgütlenmenin burjuva iktidarları tarafından yasal anlamda - devrimci enerjiyi nötralize etme - destekleri ile ele alınması gereken konudur.

    Bugün meslek örgütleri ve sendikalar emekçi-işçilerin haklarını arama adına farklı kollara ayrılmışlardır. Burjuva iktidarlarının yasalar ile kendisine bağladığı ve sosyal taleplerin sindirildiği neo-liberal reformların toplum tabanına proleter onayı ile tescillenmiş bir şekilde yutturulmaya çalışıldığı dönemlerde bir takım sivil toplum kuruluşlarının ve gladyo tarzı faşizan örgütlerin de desteği ile kapitalizmin bekası uğruna tampon kurum olarak kullanıldığı bu fason örgüt ve sendikalar devrim olgusuna ve marksist pratiklere en büyük zararı veren kitlelerdir.

    Günümüzde KESK ve DISK 'in burjuva sınıfına hizmet eden klonları olarak TESK ve TISK kurulmuştur. Emekçilerin sosyal hak ve özgürlüklerinin savunuculuğunu üstlenen Eğitim-Sen , emekçilere milliyetçilik ve din pompalanması sonucu Eğitim-Türk Sen ve Eğitim-Bir Sen gibi iktidara hizmet eden ve devrimci enerjiyi pasifize eden sendikalar olarak ortaya çıkmıştır.

    Sendikalizmde de kapitalizmin böl-parçala-yönet mottosu son sürat devam etmektedir. Hatta kapitalist oligarşinin dinci kanadı ulusalcı oligarşinin TUSIAD'ına karşı alternatif olarak MUSIAD gibi bir oluşuma dahi gitmişlerdir.

    Emperyalizm , kapitalizmin sınırlarının tükendiği noktada daha fazla hammadde , işgücü elde etmek amacı ile dünya sermayesinin ve kaynaklarının sömürülmesine ve bu amaçla dünya emperyalist paylaşım savaşlarına yol açmıştır. Kapitalizm feodal yapıyı kendisine adapte ederken liberalizmin ve aydınlanmanın özgürlükçü ilkelerini sermaye piyasası ve refahın , üretim araçlarının mülkiyeti ile paralel eşitlik , özgürlük ve adalet ilkesinin sadece burjuva sınıfı adına şekillendirilmesinden ibarettir. Bu anlamda Fransız Devrimi feodal yapıyı kırarken aslında kaçınılmaz olarak Cumhuriyetçi - Jakoben sınıfın ulusal kapitalizmini yaratmışır. Bu anlamda milliyetçilikten etkilenerek bölünen imparatorluklardan merkezi kapitalist tekellere hizmet edecek işbirlikçi küçük-burjuva devletleri yaratılmıştır.

    Burjuva sınıfı iktidar olabilmek için kendi çıkarlarını toplum çıkarları haline getirmek zorunda değildir . Zira " - mış gibi " yaparak ve parlementer burjuva sisteminin örtülü gizli faşizmini demokrasi adı altında halka sunup devrim olgusunu açıkca tehdit etmektedir. Burada önemli olan sosyalist açıdan yeterice aydınlanmış ve marksist teoriyi içselleştirebilmiş kitlenin sessiz kama ya da karşı çıkma tercihidir .

    Neo-liberal demokrasinin halka telkin ettiği " demokrasi çoğunluğun karşısında azınlığın haklarının korunması(çoğulculuk)" ilkesi temelde kapitalizmin hizmetindeki demokrasi kavramının her zaman eşitsizlik yaratan tarafına vurgu yapmaktadır. Oysaki sosyalist demokrasilerde proleterler adına çoğulculuk hiçbir anlam ifade etmez . Zira sosyalist bir sistemde din , milliyet , ırk ve din gibi mikro-kültürel ayrımcı paradigmalara yer yoktur. Proleterler emek sarfeden ve üretim-dağıtım sürecini kendi aralarında eşit ve adil bir şekilde paylaşan işçi sınıfıdır. Temelde dindar sosyalist , liberal solcu gibi amaçtan sapan şablon düşünce tipleri burjuva demokrasisinin uyum illüzyonuna teslim olmaktır.

    Temelinde AB ekonomik ortaklıktan da öte Avrupa'nın dini ideoloji ve ulusal sınırlar açısından bir bütünlük teşkilatıdır.
    Bu açıdan Avrupa Birliği'ne ekonomik rant sağlama açısından bir açılım olarak bakan geri-kalmış , geri-bıraktırılmış ülkeler aslında merkez kapitalist tekellerin yıllardır kendilerine dayattığı bu ekonomik rahatlık ve sermayenin serbest dolaşımı illüzyonu ile kendi neo-liberal , şovenist isteklerini karşı tarafa gönül rızası ile kabul ettirmenin bir yolu olarak kabul edilebilir.

    Bugün yaratılmaya çalışılan Avrupa Sosyalizminin gerçekten sosyalizm olmadığını ve mevcut fabianizm paradigmaları ile liberal solculuğun burjuvazi taleplerini yerine getirmek ve kapitalist fonksiyonlar arasında ancak hiyerarşinin dışında tampon bölgeler oluşturmaktan başka bir görevi yoktur.

    Sonuçta ulusal bir kurtuluş savaşı vererek bağımsızlık kazanmış bir ülkede fransız devriminin ve iberalizmin ilkleri ile aydınlatılmış bir işçi ve emekçi toplumunda her şeyden öte din , ırk , dil gibi burjuvazinin proleterleri bölen feodal kırıntıları yok edilmelidir.
    (bkz: Dünyanın bütün işçileri , birleşin!)
    Marksist gerçeklerin tahrifi ve liberal/milliyetçi sapmalara örnek olarak :
    (bkz: Benim Karl Marx'ım Mustafa Kemal Atatürk'tür.)
    2 ...