insanoğlunun yaradılış gereği tek bir kişiyle yapamamasıdır.
Evlilikler mutlulukla başlar ama aradan geçen yıllar neticesinde bir şeyler eskir ya tek taraflı yada çift taraflı.
iki insan, iki farklı anne tarafından büyütülmüş iki insanın aynı evi paylaşması belki ilk zamanlar yaşanan aşkında etkisiyle fazla zor gelmez ama daha sonra tahammül sınırı düşmeye başlar ve akabinde bitmek tükenmek bilmeyen kavgalar başlar yada başlamaz insan yapısına göre farklılık gösterir.
Bu iki kişiden birine özelliklede erkeğe bu sorumluluklar ağır gelmeye başlar. Aradığı huzur olmaktan çıkar, elden gittiğini düşündüğü özgürlük olur.
Hep düşünmek zorunda olduğu bir geçim derdi, faturalar, hep aynı eve gitmek, hep aynı şeyleri yapmak, hep aynı kişiyi görmek adamda iyice sıkıntı yapmaktadır.
Oysa onun yapmak isteyipte yapamadığı bi dolu şey vardır.
Eve verdiği onca para yerine altına güzel bir araba çekmek, hergün aynı kadınla yemek yemek yerine, hergün farklı bi güzelle yemeğini yemek, istediği işi yapabilmek, gezmek tozmak vs. onun hayallerini süslemeye başlar ve bunları yapamama nedeni olarak hep kadını gördüğünden ona içten içe bir düşmanlık besler ve buda zamanla ondan soğumasına neden olur. Tüm bu kafa karışıklığı içersinde karşısına çıkan kadın da, tam da ilaç niteliğindedir onun için. Dır dır etmeyen, faturalardan bahsetmeyen, tek yaptıkları işin eğlence kısmı olduğundan ve yasağında verdiği cazibeyle kadına aşık olmaya başlar.
Ve evdeki kadının bunu bi şekilde öğrenmesiyle film kopar.
Kadın ya tüm bu olanları görmezden gelip yaşamaya devam edecektir, yada kuyruğunu dik tutup çekip gitmesini bilecektir. Ama kadına şuda bir ders olcaktır, mutlu evliliklerinde bir sonu vardır...