Demek ki bitebilen bir şeymiş insanlar için. Demek ki tüm o hikayeler, şiirler, şimdiye kadar bir sevgiyi söylemeye yarayan tüm o cümleler, o koca koca adamların tüm o lafları güvenilmezmiş.
Bir ben alışamadım herhalde şu meretin dikenlerine.
Ne zaman kaybetsem birini, baştan başlayıp hatırlıyorum ne varsa. Sizler kadar kolay bırakamıyorum. Tekrar tekrar "ya" hayalleri kuruyorum. Tekrar tekrar yeşeriyor her seferinde daha sert, daha koyu, daha acı.
içimde tekrar tekrar yeşereni benim de koparmam lazım demek ki artık. Tekrar yeşeremesin diye koparmam lazım ki saçtıkça acılaşan tohumlarını bir daha besleyemesin toprağım.
Karasu sormuştu bir keresinde "tüm bunları yazmakla çıldırmaktan kurtulunur mu?" diye. Kurtulunmaz elbet. M. De biliyordu bunu. Yazma artık, demişti bana bir gün.
Çıldırdığımıza tanıksız mı ölelim, demiştim. Tanık olun diye yazıyorum. Kim anlar sansam, anlamadı, benim gözümden bakmadı. Yazıyorum ki eskaza bir gün birisi deşer geçmiş metinleri. Böyle de kusan bir adam varmış der, diye yazıyorum. "ah kusanadam, ne çok benziyormuş bize, ne çok, ne çok" der diye yazıyorum.
Selametle gelecek okurum. Bugün varım, yarın yokum.