internetten haber alıp TV yi açıyorsun. Ankara'nın orta yerinde patlama olmuş. ilk bildirim yaralılar var diye geliyor. yolun ortasında enkaza dönmüş otobüs var ama ölen yok. Ca nlı yayın yok. sonra tüm haberler reklama giriyor. Reklam bitiyor yayın yasağı geliyor. Sonra yarışma programları yayımlanmıyor. Internet yavaşlıyor. içişleri Bakanı terörü lanetliyor, gazeteci terörle yaşamaya alışın diyor, Cumhurbaşkanı endişe etmeyin diyor.
Paralel bir evrende, çok büyük bir patlama olduğu duyulunca hayat duruyor. Herkes haber alacağı kaynaklara odaklı, güvenlik önlemleri alınırken insanların yakınlarına ulaşması ve olay yerinden bilgi alması için web sitelerinden güvenlik kameralarına, çeşitli iletişim araçları devreye alınıyor. Herkes pür dikkat haberlerdeyken içişleri Bakanı çıkıp bu olayda ihmallerin araştırılacağı ama hiç yaşanmaması gerektiğini söyleyip istifa ediyor. Gazeteci çıkıp bir olmayı, barış içinde yaşarsak terörün asla kendine yaşam alanı bulamayacağını, yok etmek için elinden geleni yapacağını söylüyor. Cumhurbaşkanı değerlerimizi bize hatırlatıyor.
Birsey diyeyim mi? Artılayın, eksileyin ama bilin ki 2. Paragrafı yazarken bile insanın gönlü hafifliyor. Biz niye bu kadar ağırlığı taşımak ve yutkunup içimize atmak zorundayız?