diş ağrısıdır. hiçbir şey yapamazsın. yemek yiyemezsin, ders çalışman gerekir çalışamazsın, arkadaş ortamında birden ağrı gelir bir anda depresyona girmişsin gibi sessizleşirsin, otursam mı kalksam mı yürüsem mi bilemezsin, psikolojin darmaduman olur. ve çözümü yoktur. evet yoktur.
geçen sene başıma geldi bu olay. tam da final haftası. dolgu yaptırmam gereken bir dişim var. epeydir de ihmal ediyorum. ama hissediyorum da içten içe. ha ağrıdı, ha ağrıyacak derken bir gece yarısı olağanca gücüyle bastırarak iki gün boyunca hayatımı zindana çevirmiştir. cuma gecesinden itibaren saat sabah dört sularında şişli'de nöbetçi eczane aradığımı hatırlarım. nöbetçi eczaneyi bulup derdimi anlatmıştım. bi' kutu antibiyotik aksef, bi' kutu da dolorex verdi. hemen eczanede içiverdim. ama neredeyse hiçbir etkisini görememiştim. eve gittim; çok yorulduğumdan biraz uyuyakalmışım ama ne fayda, sabah dokuzda ağrının olağanca etkisiyle yine uyandım. hemen üstümdeki eczaneye çıktım, daha etkili bir ağrı kesici istedim. üzerine bir doz da onu attım. bir şeyler yiyeyim bari de antibiyotiği yuvarlayayım derken çorbacıya gittim. çorbayı içiyorum ama, bir yandan da kafamı duvarlara vurasım geliyor. o derece bir acı. bu böyle olmayacak dedim. okmeydanı devlet hastahanesine gittim koşa koşa. cumartesi olduğu için nöbetçi hekime gösterdim. hocam dedim, ağrıdan öleceğim bana bi' iğne yap. dişe baktıktan sonra buna hiçbir şey yapamayız dedi. ağrı kesici iğne yapsan olmaz mı diye sorsam da, iltihabın kurumasından başka hiçbir şey yapılamaz buna dedi. bi' cleocin, bi' de bi-profenid olmak üzere iki çeşit antibiyotik, bi' de ağrı kesici yazdı. ben birkaç saat önce aksef içtiğimi söyledim. kim verdi sana onu diye sordu. eczacı deyince at gitsin onu, ne alaka aksef dedi. sonradan prospektüsünü okudum da, harbiden diş ile ilgili hiçbir şey yazmıyordu. saat tam ikide iç bunları, düzelince tekrar gel, bi' bakalım dişine dedi. tamam dedim. saat ikiyi bekleyemedim tabi. bir buçuk gibi hepsini içtim ve eve gittim. uyumaya çalıştım biraz ama yok. saat dörde geliyor. en sonunda okuldan bi' arkadaşımı aradım. sağ olsun özel dersini iptal edip arabasıyla geldi beni almaya. şişli etfal acile gittik. zaten acilde doktorun yanına giderken halimden anladı diş olduğunu. hocam dedim, pazartesi sınavım var, acil bi' ağrı kesici iğne vurulabilir miyim. hemen iğne odasına gönderdi, üzerine bi' de apranax plus yazıp (içen bilir çok fena kafa yapıyor) eğer geçmezse yine gel dedi. iğneyi vuruldum, üstüne eczaneden apranax plus alıp onu içtim. bu arada arkadaş kız arkadaşıyla buluşmasını bile arayıp iptal etti sağ olsun; ne olur ne olmaz, ağrı geçmezse diye. sonra cevahir'e gittik bir şeyler yemeğe. ama ağrı hala o kadar ilaç ve iğneye rağmen bana mısın demiyor. saat oldu yedi. kahve dünyasında oturuyoruz. ben sahlep içiyorum ama her yudumumda saçlarımı çekiyorum resmen ağrıdan. kalk dedim arkadaşa, acile gidiyoruz tekrar. acile vardık. doktorun yanına gittim. hocam dedim tık yok. ağrı çok fena, n'apacağız. doktor bu sefer şöyle bi' bakış attı bana ''hazır mısın evlat'' der gibi. iğne odasına gönderdi beni. bir güzel totodan ikinci iğneyi yedim. bu sefer hemşire penisilinli iğne gömdü. hemşire de öyle böyle bir kız değil hani, tam bir afet ama can havlinden gözüm hiçbir şey görmüyor. o iğneyi yedikten sonra yolda bi' hoş oldum. arkadaş beni eve bıraktı sağ olsun. gününün yarısını bana harcadı. hakkını ödeyemem. neyse eve vardım. saat akşam dokuz gibi. hala biraz ağrım var ama, ilk an ki gibi şiddetli değil. ben ne olur ne olmaz diye üzerine apranax plus içip vurdum kafayı yattım. saat iki gibi uyanıp antibiyotikleri de yuvarladıktan sonra sabaha karşı öyle bi' bayılmışım ki, yedi gibi uyandığımda susuzluktan ölmüşüm sanki, deli gibi su içtim ilk başta. dudaklarımın ağrıdığını ve kanlandığını hissettim sonra. aynaya baktım, dudaklarım komple çatlamış. kafam sanki sarhoş olmuşum gibi kıyak. ama allahım diyorum, dişimin ağrısı geçti. bundan büyük mutluluk olamaz.