aylar sonra dün ilk kez tekrar izlediğim dizi. sacit şahika'ya deli gibi aşık olmuş yanılmıyorsam. e benim izlediğimde tiksiniyodu bu eleman bu karıdan. kusucaktı o derece. şimdi nasıl oldu da aşık oldu. neyse olmuş demek ki. benim anlayamadığım, gülse birsel'in dizi benim dizim ben yazarım ben oynarım her şey benim gibi bi davranışın içinde olması. ya da öyle değilse de nal gibi öyle hissediliyor. yani al yanına iki üç senarist. kotar şu diziyi. yani bu kadar insan da eleştiriyorsa elbet vardır bir şey. dün baktım biraz. bir kaç ay daha izlemem herahalde. yani anladık dizi senin eserin yaptığın iş çok zor, işin bokunu çıkartıp iki buçuk saatlik sit-com yazıyosun ama önemli olan iki buçuk saatlik sit-com yazmak ve bunla övünmek değil ki. neden iki buçuk saat? çünkü televizyonlar uzun dizi istiyor. uzun olsun ki reklamın gözüne gözüne vursunlar herkes deli gibi kazansın. amerikada hayranlıkla izlediğimiz sit-com lar neden yarım saat ve neden süper kaliteli? biraz bunlara baksa ya gülse hanım...