--spoiler--
ali rıza bey'in gençlik aşkı hikayesi çok eğreti durdu. flanel kumaşa poplin yama yapılmış gibi. tamam uzatacaksınız diziyi de, inandırıcılığını bu kadar zedeleyen bir yan hikaye olmasındı bari. son bölüm hep bu hikaye üzerine döndü. hayriye hanımın abartılı kıskançlıkları zorlama ve gereksizdi. kızlarını zengin koca ile evlendirmeyi misyon edinmiş, ortalama ve sığ bir bakış açısına sahip olan bir kadının o "keşkeler"le bezenmiş, yaşanamamış aşklar analizi yaptığı konuşma inandırıcı değildi.
kar kardır denilerek dizi içinde, bir kaç dakika önce yaşanmış şeylerin uzun uzun dolgu malzemesi olarak tekrarlanması şık değil.
ha bir de cem ile nişanlısının ayrıldığı sahne. yahu kız bir kaç saat önce necla'ya çemkirmekten geliyor, üşenmemiş necla'nın okulunu bulmuş, karşısına çıkmış, bu ilişkiye ne kadar sahip çıkacağını göstermiş, tehditler savurmuş, sonra da ortada bir şey yokken dakka içinde hır çıkarıp yüzüğü atmış.bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
bu arada o eski pısırık, tarzı olmayan cem de gitmiş yerine acaip bir şey gelmiş, gözümüzden kaçmadı.
--spoiler--