teşkilattan aldığı botları her zamanki gibi boyayarak çıkmıştı evden. botlar, iki
kaşının arası gibi hafiften buruşmuş ve buruşukların arasına çamur dolmuştu. lacivert pantolonunun paçaları ne hikmetse tertemizdi, ütüsüne de diyecek yoktu hani...
saçları dökülmüş, alnı açılmış benim polisim muhakkak ki işini bilen cinstendi. sarıya çalan kumralımsı bir tenle aynı renkte saçlarla bu ikiliyi tümleyen mavi gözlerle iskandinav kökenli insanları andırıyordu ancak; çıltı bacaklarının üstünden sarkan göbeği, sapsarı dişleri ve gözündeki camekanları onu boğaz kenarına yapılmış gecekondu kılığına sokmuştu. eh yaşı da epey vardı.
tamı tamına on iki yıl sekiz ay on dört gündür memuriyetini yapıp allahlına şükür ediyor, tespihine birer birer asılıyordu. n'apsındı, rahatlamanın en iyi ikinci yolu bu idi.