birkaç yıl evveldi. bir kitap mağazasında çalışıyordum geçici olarak. epey de büyük bir mağaza. kitapların yanında hobi bölümü de var. mağazada dolanırken, birden iskambil kağıdı destelerinin ve okey takımlarının bulunduğu kapalı camekanın önünde semih şentürk'ü gördüm. ama içimden de 'yok abi o değildir, ne işi var burada' diyorum. o zaman da semih'in tam da milli maçlarda çıldırdığı dönemler. sonra kafayı kaldırdı ve etrafına bakındı. belli ki bir şey alacak camekandan, kilitli olduğu için yardım edecek birilerini arıyor. yaklaştım yanına, ben 'buyurun' demeden o 'kardeşim şu camın anahtarı var mı, şuradaki okey takımını almak istiyorum' dedi. bi'; iki üç saniye kadar durdum, yakından bakınca daha bir semih şentürk olduğunu fark ettim. 'abi sen semih şentürk'e ne kadar çok benziyorsun ya' dedim. o da 'oyum zaten' dedi. kalakaldım öyle mal gibi. şimdi bu diyaloğa maruz kaldıktan sonra bi' foto çekilebilir miyiz abi demek de olmaz. ben öyle ne yapacağımı bilmezken başka bir arkadaş geldi ve 'ben yardımcı olayım semih bey' deyip adama istediği okey takımını verdi. bir ünlü ile karşılaşacağıma ihtimal bile verememişim hiç demek ki o ana kadar, ruhuma işlemiş bu, semih şentürk'ü semih şentürk'e benzetip üzerine bi' de 'abi sen semih şentürk'e ne kadar çok benziyorsun' diyorum. sonra öğrendim ki sürekli uğruyormuş mağazaya bir şeyler satın almak için. bu da böyle bir anımdı.