ağlıyorduk en insanca halimizle
sokaklarda
sevişemediğimiz tüm sokaklarda
ağlıyorduk dizlerimize.
ay ışığından yoğrulmuş ekmeğimizi
karıncalarla bölüşürdük yağmurun örtüsü altında
karınca dualarına ortak çıkardık hani
kuşatmıştı her yeri bir sevdanın yarım kalışı
hergün bir yolunu bulup hatrıma doğuyordun
aklıma kıpkızıl güneşin dağa vuran yüzünü getiriyor
kızıl saçların ve sonbahar selamı ile savrulurken
güneşe dokunmak ellerimi yakmıyor bunca yıl
nasıl oluyorda ip ince bir yol , senin parmak uçlarına çıkıyor
ahşap kokulu mahalleler çoğalıyor önümde
bir an seni bana verir gibi oluyor yüce tanrı
sonra şapkasından bir şişe şarap ve bir şişeye sığmayan
deniz gibi iki yüzlü anılar hediye ediyor
dalgalı ve durgun anıların kıyameti bu
ellerine sağlık tanrım , beni nimetsiz ve kedersiz bırakma