Allah'ın Yahudiler hakkında üstün kılma beyanının açıklaması ; Alıntıdır.
"Ey israiloğulları! Sizlere ihsan ettiğim nimetimi ve sizi vaktiyle âlemdeki ümmetlere üstün tuttuğumu hatırlayın!" (Bakara, 2/122)
Ey israiloğulları! Size, her şeyden önce Âdem soyu içinde kitap ve nübüvvete aşina olmanız, ilâhî ahdin sorumluluğunu yüklenmiş büyük bir ümmet olmanız ve bir de Musa kavminden bulunmanız dolayısıyla hitap edildi, lakin dinleyenleriniz çok az oldu.
Şimdi onları destekler mahiyette bir de ibrahim soyundan gelmeniz dolayısıyla bazı ihtar ve uyarılara muhatap tutulacaksınız. Kitap ehli ne demekmiş, nasıl olurmuş, gördünüz ya! Artık insafa gelerek aklınızı başınıza alarak vaktiyle size ihsan ettiğim nimetlerimi, nübüvvet nimetimi ve bilhassa ahir zaman nebisinin gönderileceğini bildiren va'dimi ve onun bir mukaddimesini teşkil eden geçmişteki devleti ve o zaman sizi bütün akıl sahiplerine üstün tuttuğumu hatırlayınız.
Herkes anlar ki, bu ayette geçmiş zamandaki bir "üstünlükten" söz edilmektedir. Allah, israiloğullarına, onları bir zamanlar nimetlendirdiğini ve üstün kıldığını hatırlatmaktadır. israiloğullarıyla ilgili diğer Kur'an ayetlerine ve kıssalarına baktığımızda, bu nimetin ve üstünlüğün nasıl olduğunu da açıklıkla görebiliriz. Allah, israiloğullarının atası olan Hz. ibrahim'den başlayarak, onlara peygamberler göndermiş ve aralarında yaşadıkları putperest kavimlere karşı onları manen üstün kılmıştır. Firavun döneminde Mısır'da baskı ve zulüm görürlerken, onları Hz. Musa vesilesiyle kurtarmış, ardından Hz. Musa'ya Tevrat'ı indirmiş ve israiloğullarını bu kutsal kitapla doğru yola yöneltip şereflendirmiştir. Hz. Musa'dan sonra da israiloğullarına pek çok peygamber gönderilmiştir. Bunlar, Allah'ın bu kavme olan lütuf ve nimetleridir.
Ancak israiloğullarının önemli bir bölümü bu nimete layık olamamış, kendilerine gönderilen peygamberlere itaatsizlik etmiş, Allah'ın vahyi olan Tevrat'a başkaldırmış, hatta Tevrat'ı kendi menfaatlerine uygun olarak değiştirip tahrif etmiştir. Böylece Allah'a vermiş oldukları sadakat ahdini bozmuşlardır. Bir ayette israiloğullarının bu durumu şöyle anlatılır:
"Andolsun, Allah israiloğullarından kesin söz (misak) almıştı. Onlardan on iki güvenilir gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır."
"Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. Kendilerine hatırlatılan şeyden pay almayı unuttular. içlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever." (Maide, 5/12-13)
Görüldüğü gibi, israiloğullarının bazılarının iddia ettiği manada, yani tüm bir ırk olarak üstün kılınmaları söz konusu değildir. Allah, israiloğullarını bir ırk olarak, yani ahlak ve tavırlarından bağımsız olarak, kalıcı bir şekilde "üstün kılmış" değildir. Allah'ın Hz. ibrahim'e olan vahyini bildiren bir ayet, bu gerçeği vurgulamaktadır:
"Hani Rabbi, ibrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah ibrahim'e): 'Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım.' dedi. (ibrahim) 'Ya soyumdan olanlar?' deyince (Allah:) 'Zalimler benim ahdime erişemez.' dedi." (Bakara, 2/124)
Görüldüğü gibi Allah Hz. ibrahim'in soyundan olanları bir ırk olarak üstün kılmamış, aksine bu ırktan olup da zalim olanların Allah'ın ahdine, yani israiloğullarına verdiği üstünlük ahdine dahil olmayacağını haber vermiştir. Allah'ın Hz. ibrahim'e ve soyuna verdiği üstünlük, ırk manasında bir üstünlük değil, her kim Hz. ibrahim'in yolunu izler, onun ahlak ve inancını takip ederse, onun tarafından devralınacak manevi bir üstünlüktür. Nitekim Allah,
"Doğrusu, insanların ibrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar ve bu peygamber ile iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir."(Âl-i imran, 3/68)
buyurarak, çağımızda Hz. ibrahim milletinin Müslümanlar olduğunu bildirmiştir.
Allah, insanlar arasındaki ırk, soy, kabile bağlarının bir üstünlük konusu olmadığını da aşağıdaki âyetiyle açıkça bildirmiştir:
"Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır." (Hucurat, 49/13)
Dolayısıyla Kur'an'da ırkçılık olduğunu iddia etmek, ancak bu konuda hiçbir şey bilmeyen ve muhakemesi de zayıf olan insanları kandırabilecek bir iftiradır.