fenerbahçe'nin git gide özgüvenini kazanması açısından da önemliydi bu karşılaşma. ilk maçta gördüğümüz burnu kalkık ispanyollar ve laubali oyunlarının, ikinci karşılaşmada tekrarlanmayacağını ve kendi sahasında sevilla'nın çok daha arzulu başlayacağını tahmin etmiştik.
öyle de oldu.
sevilla oyuna çok süratli başladı, ilk 20 dakika fenerbahçe'ye nefes bile aldırmadı. bunda, selçuk gibi teknik kapasitesi son derece sınırlı bir futbolcunun oyun kurma girişimlerinin de muhakkak etkisi vardı. hele ilk iki golün çok erken gelmesi, volkan'ın 11 yaşında talebelerin yemeyeceği basit golleri yemesi, açıkçası biraz da korkuttu.
hele ki capel'in sol kulvardan taşıdığı atakların her birinde gökhan'a sağladığı üstünlük, ya faul alması ya da tehlike yaratması takımın moralini oldukça etkiledi. zira fenerbahçe, oyunun ilk periyodunda hiç yoktu.
ancak alex, deivid, uğur üçlüsünün şuurlu oyunları, kezman'ın drago başta olmak üzere sevilla savunmasını dağıtması ve ölümcül duran top organizasyonlarına sevilla'nın "nasıl olsa turu geçtik ömua goyyin" mantalitesi de eklenince, fenerbahçe oyunun hakimiyetini yavaş yavaş ele aldı. jesus navas'ı hiç kullanamayan sevilla sürekli capel'i tercih edince, bu genç star da erken yoruldu, saman alevi gibi parladı söndü. aldığı kolay faulleri de alamaması onun adına maçın bitişi oldu. sevilla orta sahasında bulunan çok iyi kesici ancak berbat oyun kurucu iki isim, keita ve paulsen'e yapılan baskılar, topun kanatlara taşınamaması ve sevilla'nın o çok sevdiği kanat varyasyonlarının da önünü tıkadı.
hal böyleyken hücum bölgesinde istediği topları alamayan kanoute baiano ikilisi sürekli orta sahya gelerek top aldılar, top ezdiler.
kalecileri hata yapmakta 10 hayrettin gücünde bir takıma daha fazla şut çekilmesi gerektiğini kavrayan fenerbahçe'liler, eğer biraz isabetli şutlar çıkarabilselerdi, turu maç uzatmaya gitmeden zaten geçeceklerdi.. zico'nun risk alarak yaptığı semih-selçuk değişikliği de maçın kırılma anlarından biriydi, hem cesur hem de muazzam bir hamle.
sonuç olarak fenerbahçe kendi tarihinde çağ atlarken, türk takımlarının avrupa'da madara olduğu bir senede yüz akımız oldu, avrupa'ya adını duyurdu. tebrikler.