birine öyle olmadığı halde "sana büyü yapılmış" ya da "çok kötü görünüyorsun iyi değilsin sen" ya da bu tarz şeyler derseniz, ve o da bir zaaf gösterip bu söylenenleri sorgulamaya başlarsa zamanla gerçekten büyülü ya da hastalıklı gibi davranmaya başlar. büyünün ya da hastalığın ona yapamayacağı şeyleri kendi kendisine yapar. insan beyninin bir bölümü sorgulama yapmadan, yalan yanlış, mantıklı, saçma ayırt etmeksizin bir şeylere inanıp onu tüm vücuda dayatabilir. ne kadar güçlü olursa olsun insan böyle düşüncelere tutulabilir. yaşama bağlayan hormonları kısıtlar vücut. bünye gerçekten zayıflaşır. başlangıçta soyut bir hayal, fikir olan durum beynin ikna olmasıyla gerçeğe dönüşür. 100 kilo kaldırabiliyorken 80 kiloda zorlanırsınız, 10 saat çalışabiliyorken 2 saat katlanılmaz olabilir, günde 100 kere gülebiliyorken bu sayı eksilere düşebilir, 10 kişiye tahammül edebiliyorken 1 bile çok gelebilir, 1000 adım atıyorken yataktan çıkmak işkenceye dönüşür. vesaire.
topluluktan korkuyor olabilir insan ama o topluluk elinden geleni ardına koymasa dahi, insanın kendi kendine uyguladığı "sen aşşağılıksın, sen beceriksizsin, senden bi bok olmaz" negatif telkinlerin etkisine yaklaşamaz bile.
ya, bu etki yüzünden konuşamayan insan bile var. ulan. hani her şey zor geliyor, yapmak istemiyor, yapamayacağını düşünüyorsun falan. ya insan için konuşmak ne kadar zor olabilir ki. yıllardır yaptığın bir şey, kötü bir hitabet olabilir. ses tonu berbat olabilir. ama kelimeleri arka arkaya getirememek nedir. topluluk mu unutturdu kelimeleri sana, dilini mi bağladılar. yoo. konuşmayı mı bilmiyordun? yoo. gayette konuşmanın ne demek olduğunu biliyordun. sen yaptın. sen dilini bağladın, kimse sana bir şey yapmadı. kendini o kadar aşşağıladın, yetersiz gördün ki yönetici organın buna inandı ve senin için bebekken bile yaparken zorlanmadığın bir şeyi senin için imkansız kıldı. gerek görmedi buna, çünkü sen ona gerek olmadığını hissettirdin. oysaki seni, seni bile şaşırtacak şekilde şakıtabilirdi. onu birazcık şımartın, pohpohlayın, gazlayın. sonra da ona teslim olun. onla inatlaşmayın, onu küçümsemeyin. ondan başkası size yardım edemez.
spor yapın, sağlıklı beslenin, pozitif düşünün demiyeceğim. napın biliyonuz mu. beslenirken beyninize telkinler yolladığınızın farkında olun. "mücadelenizin içinde sizi güçlü tutacak şeyler" yiyorsunuz siz aslında. ya da "hiçbir şey sikinizde değil, yemiş olmak için" yiyorsunuz. beyninizin içindekinin, sizin yaşantınızdan aldığı mesaj bunlar oluyor çünkü. hangi mesajı vermek istiyorsanız, ona göre beslenin. her gün bir saat koşarak, ip atlayarak ona deyin ki "lan bak sikik, ben burda kendimi niye paralıyorum, he? niye. çünkü ben güçlü olmak zorundayım, bir topluluk önünde sunum yapacağım, sen de götünü topla, içeriyi yönet, hormon mormon ne gerekiyosa salgıla adamı hasta etme. evet. hasta bile olmamam lazım. ona göre çalış, zayıf düştüğümde beni uyar". bu mesajı siz dillendirmeseniz bile o alır, hakkat bu bi şeyler yapacak, hazırlıklı olmakta fayda var der. bir hafta 10 gün içinde uygulamaya koyar işleri düzenler. hissedersiniz. pozitif düşüncenin de ne kadar önemli olduğunu anlamışsınızdır sanırım.
evet, çözümü meşguliyettir. saçma sapan fikirlerle sistemi çalışmaz hale getirmemek için işe yarar bir şeylere odaklanmak lazım. sürekli yenilenen, değişen, gelişen bir amaç, bir hedef lazım herkese. işsizlik zor zanaat.
hiçbir şey yapmamaktan, mücadele etmemekten, ya da bir şeylerin, birilerinin gelip sizi boktan bataktan kurtarmasını beklemekten hoşlanıyor olabilirsiniz. kolay gelebilir, hatta zevkli bile gelebilir. ama ne olursa olsun, ne durumda olursa olsun. insan vücudu komadan bile çıkabiliyor unutmayın. kendinizi sevin. başkalarının da sizi sevmesi güzeldir ama size yetmez. sizin asıl ihtiyacınız kendinizi sevmeniz. başkaları sizi sevdiği, takdir ettiği için kendinizi severseniz, o sevgililer kaybolduğunda yine kendinizi kaybedersiniz. kendinizi bulun. öpün, sarılın koklaşın barışın birlikte savaşın. kendinizle savaşmayın. allahııımmmmm nasıl kişisel gelişim kitabı cümleleri kuruyorum ehüeheüe.. adam olun adam, siktirtmeyin dalağınızı. amcıklar, mağara hayatından bu günlere geldik. madenleri işledik, doğayla savaştık, uzaya açılıyoruz. nerden geldiğinizi, nereye gittiğinizi hatırlayın biraz. yapamam edemem diye bi şey yok.