nefret boyutu kazanmış olanlar dışında katılmadan edemediğim laflardır.
nefret boyutundakilerden kastım türbanlılar nefes almasın zihniyetidir.
"ayy bunlar buraya da mı gelmiş" diyenlerden olmadım hiç, olamam zaten.
ama türbana özgürlük deyip diğer bütün demokratik eksikliklere gözümü de kapayamam.
türbana karşı olup televizyona çıkan ve bazı bazı komik olan profesörler kadar zavallı görürüm çocuk yaşta cahilce, belli yerlere belli bedeller ödeyerek gelmiş insanlara çamur atmayı. türban yanlısı birçok genç birçok yerde bunu yapmıyor mu?
bu gibi hassas konularda insanın gözü kör oluyor galiba. görmüyor ne yaptığını duymuyor ne dediğini. ok yaydan çıkıyor, ağızdan çıkan kelimeler bilinçsizce çıkıveriyor hatta çoğu kez. öyle olduğunu düşünüyorum çünkü inanmak öyle çok kolay değil koskoca adamların gülünçlüğüne, küçücük çocukların saçmalamasına.
herkes herkese herşey hakkında birşeyler söylüyor. iyi güzel konuşalım elbette ama konuşmak için birşeyler bilmek gerekiyor birazda. inandığın şeyi savunmak için cümleler kurabiliyor olman gerekiyor. karşıdakinin seni anlaması için, en azından saygı görmek istiyorsan yapmalısın bunu. yani demek istiyorum ki iş türbanla üniversiteye girmekle bitmediği gibi türbanlılara karşıyım deyip laiklik sloganları atmakla da bitmiyor.
karnımız tok slogana, laiklik deyince laik olamıyoruz çünkü. laik olmamız da ne kadar gerekiyor ki zaten. yani göreceli kavramlar bunlar, ben laiğim diyebildiğin gibi laik olmak zorunda mıyım? diyeni de dinlemelisin. hak bile vermelisin hatta.
(bkz: valla bak)