sözlük yazarlarının itirafları

entry163178 galeri ses32
    132260.
  1. * evde bi köşe var. salonun en uzak ve kuytu köşesi. oraya kendime bi masa aldım. bilgisayarımı taşıdım. kitaplarımı taşıdım. rahat bi sandalye aldım. evde 3 kişiyiz. anne ve kız kardeş, ben işten geldiğim saatlerde uyuyor oldukları için salonda yalnız oluyorum. işten gelince 1-2 saatimi orada karanlıkta oturarak dışarıyı izleyerek geçiriyorum. keyifli olduğum gecelerde küçük not kağıtlarına annemi ve kız kardeşimi çok sevdiğimi yazıyorum, keyifli anılarımızı hatırlatacak kısa cümleler kuruyorum yazıyorum falan. sonra bu kağıtları masanın altına yapıştırıyorum. haziranda akciğer ameliyatım var ve yaşamama %50 ihtimal verildi. bunu bir ben bir de doktorum biliyorken, şimdi tanımadığım yüzlerce insan da öğrenecek. %50 ihtimalle kurtulacağım bu çok güzel. fakat diğer %50 ihtimal beni alıp götürecek. belki ileride annem taşınmak isterse ev taşınırken masanın altındaki kağıtları görebilir. tek korkum ben gitmeden, yani evdeyken görmesi. yine de canı sağ olsun onun.

    * sabahları uyandığım zaman dişlerimi fırçalamadan hiçbir şey yapamam. yüzümü bile dişlerimi fırçaladıktan sonra yıkarım.

    * dün avcılardan metrobüse bindim. kafamı önümde eğip telefonumla ilgilenmeye başladım. ayaktayım. bir ara kafamı bir kaldırdım, tam karşımda beni aldatan kız arkadaşım dikiliyor. 5-6 saniye kadar göz göze kaldık. bakışlarından 'çok pişmanım' dediğini sezdim, ama açıkçası öyle hissettiğine ihtimal bile vermiyordum. çünkü ben birini aldatsam pişman olmam. eğer tercih ettiğim kadın, aldattığım sevgilimden daha iyi değilse neden aldatayım ki? ve aynı şekilde elimdekinden daha iyisini tercih ettiysem neden pişman olayım? çok şükür elindekiyle yetinmeyi bilen ve sahip olduğuna sevgi gösterebilen biri olduğum için böyle işlerle işim olmadı. mecidiyeköyde indim, yürüyorum. önüme geçip kolumdan tutarak durdurdu. sakin bi şekilde kulaklığımı çıkardım.

    - 'sana bakışımdan ne anladın' diye sordu.
    + bilemiyorum. bilmek istemiyorum.
    - çok pişmanım. tahmin edemeyeceğin kadar çok pişmanım.
    + neden pişman olasın ki? benden iyi olmasa ona gitmezdin..
    - ...
    + dimi?
    - senden iyi olduğu için değil, sana layık olmadığımı düşündüğüm için ona gittim. fakat doğru insanın sen olduğunu anlayınca iş işten geçmişti.
    + bugün ayın kaçı. otuz bir. yaklaşık 3 ay olmuş. bak olgun düşünmen gerek. senin sahip olduğun bir sevgilin var. iyi de anlaşıyorsun. sana el kaldırmıyor. küfretmiyor. toplum içinde rezil etmiyor. gerektiği sürece alttan alarak senden özür dileyebiliyor. sürprizler yapıyor, hatta şiir bile yazıyor. şimdi bir düşün, dünyada kaç insanla tanışacaksın, kaç insan seni gerçekten sevecek, kaç insan sana saygı duyacak, kaç insan şiir yazacak, kaç insan sen ayrılmak istediğinde 'benden ayrılmanı istemiyorum çünkü seni seviyorum. bana izin verirsen her şeyi toparlayabilirim ve izin vermeni rica ediyorum' diyebilecek kadar samimi olabilecek? ve kaç insan bunların hepsini sana karşı aynı anda yapabilecek? allah aşkına esin, milyonlarca insanda birbirimizi bulmuşken değer miydi?
    - ...
    + şşş, sil gözyaşlarını. ve beni aldattığına asla pişman olma. bazı şeyleri hata yaparak öğrenebiliyoruz. sıkma canını, hadi oyalanma fazla hava soğuk, üşüteceksin.
    - yine ulaşıcam sana. yine yazıcam. öyle aklı başında konuşuyorsun ki senden kopamıyor insan. yine gelip, yeniden deneyeceğim.
    + öyle bir hata tekrarlamayacak. haydi allah'a emanet ol.
    - sen de..

    hayatımda nefret ettiğim şeylerden biridir eski sevgiliyle karşılaşmak. hem de seni aldatan bir eski sevgiliyle karşılaşmak zirveye oynar. ne itici bir durum. ne zor bir sınav.

    * bugün çok dalgındım. kafamda bir sürü şey vardı. çalışırken bir sürü hata yaptım. kuşkonmazlı risottoyu kuşkonmaz koymadan, hamburgeri hamburger ekmeğinin içine köftesini koymadan, pizzayı az pişirerek yolladım. bir sürü şikayet aldık. her seferinde şefin sorduğu 'bu siparişi kim yolladı?' sorusuna boynum bükük bi şekilde 'ben yolladım şefim..', 'onu da ben yolladım' şefim demek zorunda kaldım. başkası olsa demediği laf kalmazdı. işten atılmaya bile gidebilirdi. beni kibarca personel salonuna çekti. 'neyin var bilmiyorum ama kötü görünüyorsun. ben bu şekilde çalışmanı istemiyorum eve gidip biraz dinlen. dışarıda kar yağıyor arabanı bırak eve taksiyle git' dedi. 'yok gitmeyeyim. mutfakta kalıyım ama bişeye karışmıyım daha fazla mahçup olmak istemiyorum kafam çok dolu odaklanamıyorum. ama yine de mutfağımda kalıyım' dedim. 'hayır burada patron benim ve benim dediğim olacak' dedi. sarıldık sonra. teşekkür ettim. en iyi elemanlarımdansın sana bir şey olmasını istemiyorum kendine iyi bak diyerek beni eve gönderdi. takside gelirken biraz düşündüm. ne kadar tuhaf. bir insan aldatacak kadar önemsiz görürken, diğeri 'sana bir şey olsun istemiyorum, eve git' diyebiliyor. buna anlam veremiyorum. bir insanı ya severler ya sevmezler. ya da ben yanlış düşünüyorum bilemiyorum. yine de çok tuhaf..
    12 ...