favori filmim olmasına rağmen neden bu zamana kadar hiç entry girmediğimi bilmediğim film. bir kaç hoşlandığım konuya değinmek isterim;
dikkat! yazı spoiler içermektedir.
-brad abimizin yaptığı marlon brando taklidi sinema tarihinin en iyi sahnelerinden birisi olabilir. çok güzel adamsın brad pitt!
-tarantino 2. dünya savaşına bile kendi yorumunu katmış. yani yönetmen bilmeden izleseydim 15 dk sonra anlardım tarantino'nun filmi olduğunu. adamı farklı kılan da bu.
-christopher waltz karakteri çok başarılıydı ve kesinlikle filmi üst sınıfa taşıyan etkenlerin başındaydı.ilk başta bu karakter için leonardo dicaprio ile anlaşılmış. daha sonra tarantino fazla dil bilen birinin olmasını uygun görmüş. leonardo'da tarantino'nun bir sonraki filminde otomatik bir rol kazanmış*. çok da hayırlı olmuş ki, waltz tabiri caizse oyunculuğun amına koymuş, yemiş bitirmiş filmde. django'da da calvin rolüyle leonardo harikaydı. bana göre en iyi rolüydü leo'Nun. neyse konumuza dönelim.
waltz'da almanca'yı kendi dili olarak saysak, fransızca, ingilizce ve italyanca konuştu. ve öyle bir konuştu ki böyle bütün dilleri en ince ayrıntılarına kadar, kendi terimlerine kadar konuştu. helal olsun gerçekten.
izlediğim en iyi giriş sahnesine sahip film ayrıca. tabi bunu waltz&tarantino işbirliğine borçu olsak da mr lapadite'de tam bir fransızdı. mesela bu sahneyi filmin ortasına koyarsan bu kadar etkilemezdi. çünkü hans landa'yı tanımış bir şekilde izlesek bu sahneyi, o adamı öldürmeyeceğini bilirdik. ama landa'nın poker face'i, çekim açıları, verilen müzikti derken gerim gerim gerdi. gerçekten muhteşem bir giriş sahnesiydi.
-barda sahnesi harikaydı. yanlış şekilde yapılan "3 işareti detayı" hakikaten çok kilitti. oyun sırasında askerin "king kong" olduğunu tahmin etmesi harikaydı.
-bir quentin klasiği olarak kendisini kafa derisi yüzülen askerlerden biri olarak gördük ve tabi ki yakın çekimli ayak sahnesi.
-frederik ve shosanna dreyfus'un ilişkisi filmi zenginleştiren unsurlardan. film odasındaki sahne de oldukça iyi ve duygusaldı. 2. dünya savaşının nazi tarafında bir kahraman ilan edilse de, kendisini öldüren yegane şey aşk olmuştu zoller'in. hatta shosanna'ya iki defa ateş ettikten sonra, onu acı çekerken görmeye dayanamaz ve 3. mermiyle acısına son verir.* ki bu sahnede çalan ennio' abinin un amico'su da bir şarkının sözsüz bir şekilde de adamı yakabileceğine harika bir örnek olmuş.
yamulmuyorsam tarantino bir röportajında "yaptığım en iyi film" demişti bu film ile ilgili olarak. ki bize de brad abimiz aracılığıyla selamı çakıyor sonda;
--spoiler--
I think this just might be my masterpiece.
--spoiler--
edit: film bazı zatlar tarafından "yahudi övücü" yaftası yemiş. ulan filmde nazilerin kafa derisini yüzenler, sopayla insanları öldürene kadar dövenler, bir sinema dolusu insanları yakanlar yahudi hep. zamanında nazilerin yaptığı "işkenceleri" yahudiler yapıyor filmde. nerede övmek, nerede masumlaştırmak. ulan adamlar yahudilere piç demiş, filmin adı piçler çetesi. işte sakinleştirilmiş bir çeviri ile soysuzlar olmuş o.
tarantino'nun asıl vermek istediği mesaj bütün sinema sahnesinde mevcuttur. "bu yahudi övücü, nazilerin kötü gösterilidği filmler çekiyonuz da, bıkmadınız mı olm yıllardır?" diyor tarantino. salondaki filmin sonunda "almanya'da bir mesaj göndermek isteyen var mı" sözü de buna çakılmış bir selamdı. yangın eski filmleri yakarak başlıyordu. bu da oraya çakılan bir laf.bütün o çekilen gereksiz, ziyan filmleri temsilendi o yanan filmler. hitler'in harika çok güzel lafları, seyircinin zoller adam öldürdükçe keyiflenip alkışlaması da buna bir selamdı. aslında o sinema salonundaki naziler yıllardır böyle sikik sokuk 2. dünya savaşı filmlerini çekenleri, izleyenleri temsil etmekte.
aldo'nun kızılderili kökenli olması da güzel bir detaydı. amerika'ya da giydirilmiş yani filmde.
ayrıca gördüğüm en sağlam laf sokmalardan birine sahip filmdir;
yahudi ayısı: bu madalyayı almanın sebebi yahudileri öldürmen mi?
alman subayı: cesaretim.
ki bu subay da sağlam bir karakterdi. hakikaten cesurdu.
hans landa der ki; bir insanın gururunu kenara bıraktığında neler yapabileceğinin farkındayım.
demem o ki hakikaten bir başyapıttır gözümde bu film. sık sık açar belli sahnelerini, kimi zaman tamamını izlerim. favori filmlerimde de ilk sıradadır. izleyin izlettirin efendim.