değer yargılarını, bencilliklerini, hayattan beklentilerini, egolarını, hırslarını anlayamıyorum. anlayamadıkça daha da dibe vuruyorum. bir cümle, bir kelime içimdeki şehirleri yerle bir ediyor; yok oluyorum, hiç oluyorum. ben eriyip giderken, ayakta kalmaya çalışırken onların sapasağlam bir şekilde hayatlarına devam edebilmelerini anlayamıyorum, sindiremiyorum.
bu küf kokusunu bir tek ben mi alıyorum? ben yok oldukça onlar da çürüyorlar oysa, farkında değiller.