bırak imkansız kalsın. bırakalım da kuşlar uçmaya devam etsin. bırakalım da hayat çalıkuşlarına güzel olsun. keşke o kuşların son sığınağı dallar değil de biz olabilsek. biz ki o kuşun gelmesi için içimizi yuva yapmışız. içimizdeki fırtınalar o yuvayı dağıtmasın diye dilimizi bağlamışız. bu yüzden sustuklarımızla var olmak istiyoruz. ama ne yazık ki pek mümkün olmuyor. sen birilerinin gözünde yoksun ve iyice yok olmaya devam ediyorsun. bir süre sonra öyle yok olmak istiyorsun ki, yokluğun belki birilerinin gözünde bir anlam ifade eder diye düşünüyorsun.
ama kuşlar anlamaz ki. konuşşan içindeki rüzgar şiddetli olacak, çevrendekileri bile incitecek ve sana küstürecek. ve gelmesini beklediğin kuşun bir daha hiç gelmemek üzere başka dallara göç edecek. çalıkuşunun dallarını kırmak istiyorsun ve kırdığın için yuvana gelme olanağı kalmıyor. bu sefer bulutlu gözlerimiz konuşsun istiyoruz. gözlerimiz çok şiddetli baksa bir şimşek gibi çalıkuşunun dallarına zarar verecek. ağlasak bu sefer de o bulutlardan yağmurlar yağacak dallara.
değer verdiklerimize gökyüzümüzü paylaşmak istiyoruz. ama çalıkuşunun buna cesareti hiçbir zaman olamayacak. bu yüzden mavilerimizi denize yansıtıyoruz, içimizdekileri denizin derinliklerine atıyoruz. kuşun denizin içine giremeyeceğini bile bile...