'gecenin ışığıyla aydınlanıyor yine hayalimdeki suretin. gözlerine hiç bakmamışlığın özlemiyle seyrediyorum seni,eline dokunamayışımı elini uzatıp,uzatıp çok uzaklarda birleşme umuduyla bastırıyorum yine.uzaklarda oluşunun,adeta tanımamışlığın verdiği hasretle-kelimelerle manası kavratılamasada- bekliyorum yorgunca seni....
uzakları yakın yapan kalbimdekini hissedemiyor muydun artık? hissedemiyor muydun da sesine muhtaçtı bu beden.karanlığın içinde,kimsesizlikte arıyordu seni,ellerini yine...
gülemiyordu,ağlayamıyordu,hissedemiyordu adeta,sensizliğin yarım kalmak olduğunu anlamıştı acı da olsa.
sensiz bi sabaha daha uyanıyordu,kayboluyordu karanlıkta o asil duruşuyla gölgen,kayboluyordu,siliniyordu gözlerden,varlığınla yokluğun arası bocalayan bu beden...yitiyordu hiç olmayışndan uzaklara yine ve bitiyordu umulmadık hayalleride cebinde.arkasında bırakılan kalbi umursamayarak,pervasızca.o asil, uzanılıp da dokunulamayan,suretine bakılıp da kaybolunan...
kolay mıydı oysa hayalinden ayrılmak.yeni güne uyanmak da acı veriyordu artık,tendeki temasın yalan olması, dudaklardan tadın kaybolması,güneşi gölgede bırakan ışığının yitikliği aydınlıklar içindeki ebedi karanlıktı sensizlik.gem vurmaktı hırçın duygulara,kopan fırtınaları bastırmak,çığlıkları susturmak adeta......'