aranıp da bulunamayan, bulunup da okunamayan, kâh anlaşılan kâh anlaşılmayan, sözlük köşelerinde kendini okuyacak talipli kişileri beklerken ilanihaye tozlu arşivlerin arasında yitip gitmeyi bekleyen, birikimli olan, çok çabuk gelişemeyen ama bilimin temel şeylerine ucundan parmak basan, az buçuk zihni jimnastik yaptıran, bazen üstad nietzsche gibi zihne pandik atıp kaçan ve user kişinin epistemolojik algılarıyla oynayan ve bittabi "sorma ne haldeyim, sorma kederdeyim demek suretiyle, kişiyi analizden analize, düşünceden düşünceye, varoluşsal çelişkilere sevk ettirebilen entrylerdir.
günün şarkısı;
"Akşam oldu kırbaçlandık biz yine,
Hasret kaldık varoluşsal entrilere,
Gel filozofum gel azizim gel yine,
sorma içimizi bir angst bürüdü yine..."