mesleğimin 4.yılını çalışıyorum bu yıl. elimden geldiğince hep iyi bir öğretmen olmaya çalıştım. bağırmak, hakaret etmek, kızmak, asıl suratlı olmak, öğretmen masasına oturmak, derse geç girmek vs. vs. bunlar hep kolayıydı.
ben ise hep zor olanı seçtim. öğrencilerim için günde 4 saatimi yolda geçirip hafta sonu dahi "ücretsiz" derse gittim. hayatında hiç sinemaya gitmemiş öğrencilerim vardı, onlarla sinemaya gittim; kaç sefer gs-fb-bjk store'lara gidip forma aldım onlar için. benim yanımda hiçbir öğrencim elini cebine atmadı. çalışma kağıtlarını, fotokopileri vs. hep kendi imkanımla ödeyip sınıfta dersimi işledim. birçoğunun da yüreğini kazandım, helali hoş olsun.
bu saydıklarım ilk 3 yılım içindi. meslek lisesiydi. bir sınıfta 45-50 erkek öğrenciye de 60 erkek öğrenciye de ders anlattım. bazen itişirdik de ama bana saygı da duyarlardı. ne bileyim, genç olduğumdan biraz çocuksu olduğumdan onlara ayak uydurduğumdan severlerdi. arada süslenirdim de, o zaman da ayakta alkışlarlardı, kendilerince güzel bulurlardı.
okul evime uzak diye mesleğimde geçen 3 yılın ardından evime daha yakın bir Anadolu lisesine geçtim. öğrencinin akademik başarısı daha yüksek ama...sene başından beri mutsuzum, bu hafta sergiledikleri davranışlarla mutsuzluğum daha çok katlandı.
r'leri söyleyemediğim için benden yaşça küçük çocuklar benle dalga geçiyorlar. ben bu halimi seviyorum. bir de ingilizce öğretmeni olunca gayet de rahattım, zaten r'lerin çoğu yumuşatılıyor bu dilde...ama öğrencilerim yüzüme karşı dalga geçiyorlar. şöyle desenize, böyle desenize, bakalım bu kelimeyi söyleyebilecek misiniz diye yüzüme bakarak hiç çekinmeden dalga geçiyorlar. sınıfta çoğunlukla ingilizce konuşuyorum ama anlayamadıklarını düşündüğüm yerleri Türkçe anlattığımda ardımdan kelimelerimi tekrarlayıp alay ediyorlar. girdiğim 5 sınıfın 3'üne bu şekilde geçiyor sene başından beri...haftada 16 saat ediyor bu da...bir şey de diyemiyorum, umursamadan devam ediyorum, ama üzülüyorum da hep...
ve...snapchat denen bir site varmış internette. daha dün öğrendim. orada da dalga geçmişler "r'leri söyleyemeyen hoca" , "mal hoca, r'leri söyleyemiyor" demiş biri de...bunların hepsi sadece bu r özürlü olmamdan dolayı...kendilerince fotoğraf vs. çekmişler. o fotoğrafların altına yazılar yazmışlar. bu yazılardan biri de "ne diyo bu yrmm" şeklinde...derste ingilizce konuştuğumdan dolayı bu da...öğretmenliğime ya da kişiliğime bir laf edemedikleri için belki de...tabi bunlardan bir öğrenci sayesinde haberim oldu. gene bir şey demedim. ne diyeyim "benle dalga geçmeyin" , "bana küfür etmeyin" mi diyeyim? ben mesleğimin 4.yılında ilk defa böyle bir şeyle karşılaştım.
ben kendimde bunu bir eksiklik olarak görmüyorum; ama üzüldüm işte gene de...inanılmaz barışığım kendimle bu konuda. hatta iyi ki de söyleyemiyorum diyorum her seferinde.
benim üzüldüğüm şu...başka eksikliğim olsaydı, ne bileyim sağlık sonuçta bizim elimizde değil, Allah'ın imtihanı, ya da bir öğrenci de o sınıfta eksiklik olsaydı, bir engeli olsaydı, onla daha mı sert bir şekilde dalga geçerlerdi? yüzüne karşı hem de...benim üzüldüğüm ailelerin artık vicdanlı, merhametli, allah korkusu olan çocuklar yetiştirmemesi...başka da bir şey değil aslında.
bunu anlatacak kimsem de yok. anneme, babama söyleyemem. o kadar yetiştirip okutmuşlar, emek vermişler. bu şekilde gerek sınıflarda gerekse internet ortamında dalga geçilen bir öğretmen olarak onlarda bir imge oluşturamam. annem üzülür hem...başka da anlatabileceğim kimsem yok; o yüzden buraya yazdım.