kur'ân savaşlardaki ilahi yardımdan bahsederken, müslümanların hangi gaye uğruna mücadele etmeleri gerektiğine dair önemli mesajlar verir. hatta kazanılan veya kaybedilen mücadelelerin her iki taraf için ders niteliği taşıdığına dikkat çeker. ilahi yardımla ilgili ayetler incelendiğinde bütünüyle manevi yardımdan bahsedildiğini görüyoruz.
kur'an yardımın gerçekleşmesi veya arzulanan hedefe ulaşılması için " allah'ın nasip etmesi veya etmemesi " bağlamında yardımdan söz eder. müslümanlar samimi bir şekilde allah yolunda mücadele ettikleri sürece allah'ın lütfuyla zafer kazandıklarını hatırlatır, ancak onun yardımını unutup dünyevi çıkarlar peşine düştükleri zaman bu yardımdan yoksun kaldıklarına dikkat çeker.
bu nedenle kur'ân bedir ile uhud savaşı'nda yaşananları bir arada zikreder ve allah'ın yardımının hangi şartlarda müslümanlarla birlikte olduğunu gözler önüne serer. tıpkı resûlüllah'ın katildigi savaşlar gibi, katılmadığı savaşlarda da evrensel ilkelerin her iki taraf için geçerli olduğu şartlarda savaşlar sürdürülmüştür. kur'ân resulüllah'ın katıldığı savaşlarla ilgili açıklamalarda bulunurken, aslında allah'ın koyduğu kanunlarla ilgili ilahi yasaya vurgu yapmaktadır.
böylece herhangi bir gayret gösterilmeksizin başarı elde edilemeyeceğini, arzulanan hedefe ulaşmak için önce bütün tedbirlerin alınmasını ve ardından sebatkâr bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini anlatır.
kur'ân meleklerin yardımına işaret ederken, sembolik dil kullanır ve ilahi yardımı melekler üzerinden somutlaştırarak anlatır. aslında âyetlerde verilen mesaj doğrudan meleklerin gelip savaşması değil, belirlenen ilkeler çerçevesinde müminler hareket ederlerse allah'ın yardımının onlarla olacağına dair mesaj veya müjdedir. böylece kur'ân her şeyin allah'ın koyduğu yasalar çerçevesinde geliştiğine dikkat çeker. bu yasanın özü, hiçbir beşeri kaygı gütmeksizin sırf allah rızası için mücadele etme ve gerekli tedbirleri aldıktan sonra samimi bir şekilde allah'ın yardımına sığınmaktır. müminler bu uğurda mücadele ettikleri takdirde başarı kazanmışlar, ancak uhud örneğinde olduğu gibi asıl gayeden saptıkları zaman acı tecrübeler yaşamışlardır.