çok üzülürse çok sevinirse duracak bir kalbe sahipti. gözleri zayıflamış, sanki ışığını kaybetmişti. onu koruyacak kimsesi yoktu, arkası papatya denizine bakan bir evi vardı sadece.
gözleri iyi görmediği için, kulakları çok hassastı. rüzgarın tenine değil, damarlarına işlediğini duyabiliyordu.
tek isteği sevdiği adama kavuşmaktı, hayatının en önemli yolculuğuna çıkıyordu. otobüste geçirdiği zamanda hiç uyumadı, gördüğü her şeyi aklında tutmaya çalışıyordu. yıllar önce sevdiği adam ona "eğer unutmak istemiyorsan, dikkatlice bak ve gözlerini kapat" demişti. böylece asla unutmayacaktı ..
nihayet sevdiğine kavuşmuştu, hiç gitmeyecekmiş hiç bitmeyecekmiş gibi mutlulardı. ta ki kızın kalbi durana kadar, gözlerini hastane odasında sevdiğinin kucağında açmıştı. adam gözlerini kaçırıp ağladığını belli etmemek için dışarı çıktı, kız durumun iyi olmadını gitme vaktinin geldiğini biliyordu. eğer o dünyada adalet varsa, tanrıdan cenneti değil sadece sevdiğinin yüzünü unutmamayı istemişti.
doktorla konuşup eve doğru yola çıktılar. sonbaharın son ayıydı, etraf sonbaharın kurutup soldurduğu yapraklarla çevrilmişti. kızın teni o yapraklar gibi solmuştu, ama kokusu ilk bahar çiçeği gibiydi.
adam kızı sırtına alıp hızlı adımlarla devam etti. eve gitmeleri gerekiyordu, ilaçlarını içirip uyutacaktı daha. çünkü onu bu kadar erken kaybedemezdi, bir gün olsa bile yaşatmaya çalışmalıydı. yol boyu içinden dua ediyor, sırtındaki ağırlık hiç kalkmasın diye yalvarıyordu.
kız adamdan durmasını istedi, sonbaharın kurutamadığı yeşil kalmayı başarmış küçük bir kütüğün üzerine oturdular. adam başını kızın kalbine koydu, hızını kaybetmiş kalbin ritmini duyabilmek için göz yaşlarını bastırmaya çalışıyordu ..
kız yaprakların üzerine yatıp sevdiğini çağırdı, adam göz yaşları içinde yerde yatan sevgilisine sarıldı. kız güçten düşmüş parmakları ile, onun göz yaşlarını silip saçlarını okşadı
- ben seni unutmamanın yolunu buldum, aslında bunu yıllar önce sen söylemiştin bana. her gün yatağının kenarında oturup sana dikkatlice bakıyordum, sonra gözlerimi kapatıp seni zihnime kazıyordum. sen de böyle yaparsan beni unutmazsın
- benim seni unutmamam için buna gerek yok, sadece aklıma değil, her zerreme işledin. gözlerimi kapattığımda seni özlerim diye korkuyorum
- gözlerini açınca özlemini giderebilmeyi çok isterdim, ama bütünleştiğim sonbahar yapraklarından bir farkım yok. yeniden yeşeremem ..
ilk karın yağmasına daha günler vardı ama kurumuş yaprakların üzerine yavaş yavaş inen beyaz kar taneleriydi. kızın kurumuş dudakları kapanan gözleri bu mutlulukla güç bulmuştu
- ne zaman ilk kar yağsa bize bir dilek tut, içinde yeniden yeşermem için yap bunu.
adam yanaklarından süzülen yaşları iki eli ile silmeye çalışıp kızın yanına yattı, soğuk onu üşütmüyor, ayrılık içini cayır cayır yakıyordu. kız yüzünü sevdiği adama dönüp gözlerinin içine baktı, "seni seviyorum" deyip sustu. adam defalarca seni seviyorum diye haykırdı kızın gülümseyen suratına, hareketsiz durmasından anladı çoktan gittiğini ..