önceden üniversite mezunu olmanın bir ağırlığı vardı. üniversiteyi bitirenlerde belli bir birikim olurdu. şimdi önüne gelen sözüm ona üniversite okuyor.
köşe başı her gün bir üniversite açılıyor. bunların pek çoğu da vakıf üniversitesi. daha doğrusu ismi vakıf olan ama kendisi ticarethane gibi iş gören eğitim kurumları. devlet üniversitelerinde de pek çok sorun var. en başta da öğretim üyesi eksikliği var. bu sefer ne yapılıyor? hiçbir akademik yeterliliği olmayan, iyi bir lisans eğitimi bile almamış olan mezunlar araştırma görevlisi diye üniversitelere alınıyor. bunlar bir yandan lisansüstü eğitimlerine devam ederken bir yandan da öğretim üyesi eksikliğinden dolayı kimileri neredeyse kendileri ile yaşıt olan ya da daha büyük olan öğrencilere ders veriyor. daha doğrusu ders vermeye çalışıyor. kendi ne biliyor ki ders versin arkadaş.
ondan sonra "ben üniversite mezunuyum ama işsizim" diyen on binlerce kimse ortaya çıkıyor. sonra da devlet ne diye bunları atamıyor deniliyor. devlet en başta hata yapmış. her ile bir üniversite demiş. ama öncesinde o üniversitelerde ders verecek öğretim üyesini yetiştirmemiş. sonradan gidip bu sorunu daha büyük bir soruna yol açacak şekilde çözmeye çalışmış. falan filan işte. iflah olmayız biz.