Tiyatronun gelmiş geçmiş, en iyi hizmetçisi. Çoğu onu sinemadan tanır, oysa tiyatro hizmetçisidir. Emektar demiyorum, gerçekten hizmetçiydi. iyi ki vardı, diyorum ve türkiye'de tiyatroyu tiyatro yapan insanlardandı. Ne zaman adını ansam, onu oyunlarından, filmlerinden, bükük boynundan çok Rasim Öztekin anlattığı şu anekdotla gözümün önüne getiriyorum. Münir Özkul ile Adile Naşit'in cenazesinden çıkmışlar, pürtelaş oyuna yetişecekler. Taksinin arkasına oturur oturmaz, Rasim'e dönüp "Nasıl bir kalabalıktı Rasim, bir insanın bu kadar mı seveni olurmuş?" diye, halkın Adile Naşit'e sevgisine sevinerek sorunca, taksici, Rasim'den önce yanıtlamış: Bu bir şey mi abi, sen öl, bak nasıl olacak cenazen?"... Başka söze gerek var mı? Hani hep derler "halk sanatçısına sahip çıkmıyor, değer vermiyor." diye.. O sıradan taksicinin, gülsen gülünmez, ağlasan ağlanmaz yanıtındaki, içtenlikli katıksız sevgiyi kim, nerede bulabilir ki?