Bugün işe giderken bir arkadaşımla bunun muhabbeti geçti. Çocukluğumdan bir anımı anlattım bende. Size de anlatayım.
Yıllardan 1990-1991 falan. Sümüğümü yaladığım yıllar. Yağmuru çok severdim. Özellikle yağmurdan sonra sokağa çıkıp oynamayı. Oturduğum yerin karşısında bahçeli bir ev vardı. Bahçesine girer toprakla falan oynardık. Özellikle yağmur sonrası oraya giderdim, solucan toplamak için. Ama ne solucan. Kum kovaları olur ya, plajda oynanan onu doldururdum ciddi manada. Sonra bir kenara geçer bütün solucanları ikiye bölerdim. iki parçanın da hareket ettiğini gördükçe şaşırır bir sonrakini bölerdim. Herhalde çocukluğum boyunca solucan dünyasında azılı bir katil olarak nitelendirildim. Onlar da ölseymiş hemen ben ne yapayım? Neyseki solucanda oluyor acaba insanda olur mu diyeyip sağa sola saldırmadım. Birde öyle düşünün.