az önce şike davasında savcının mütalaasının sanıkların beraat ettirilmeleri yönünde olması üzerine internette bulunan yorumları okuyorum. hepsi şike olmadığından, aklanıldığından ve haklarının yenildiğinden bahsediyor. ama atlanan bir şey var, spor hukuku ile genel hukuk arasında fark vardır. daha gerçi henüz mahkemeden beraat kararı da çıkmadı ama muhtemelen çıkacaktır. yalnız anlaşılmayan durum şudur, beraat çıkacak olmasının temel sebebi, yapılan telefon dinlemelerinin usülsüz olması sebebiyle delil sayılamamasından gelmektedir. yani normal hukuk açısından olması gereken budur ancak fenerbahçe'nin şike yaptığını, mehmet ali aydınlar federasyonu hukukçuları(daha normal mahkeme karar vermemişken), sonrasında yıldırım demirören federasyonu hukukçuları(mehmet ali aydınlar fedarasyonundan sonra değiştirilmiş olmasına rağmen yöneticilere ceza yağdı), artı uefa tarafından da tescil edilmiştir. bu olayın geride kalması güzel ama ortada hiçbir şey yokmuş gibi gösterilmesinin de bir anlamı yok, kimse o kadar salak değil. evet aziz yıldırım'a karşı bir operayon yapılmıştır, evet usülsüz telefon dinlemeleri de yapılmıştır ve bunlar türkiye'nin ayıbıdır ancak bu dinlemeler neticesinde ortaya çıkan şike de fenerbahçe'nin ayıbıdır. yani burda aklanılmış bir durum yoktur, sadece deliller usulünce elde edilmediğinden şahıslar aklanmıştır ancak spor hukuku önünde hala fenerbahçe'nin o dönem şike yaptığı gerçeği durmaktadır. zaten eğer yapmadığına kendileri inansalar 2 sene avrupa'dan men edilen bir ortamda yaşanan para ve prestij kaybına rağmen cas'a gidilmemesini hiçbir şekilde açıklayamazlar. bugün beşiktaş maçında hakem yüzünden haksızlığa uğramaları karşısında bile basın toplantıları düzenleyen, yeri yerinden oynatan fenerbahçe yöneticileri, şike yapmamış olduklarına kendileri inansalar, yaşanan 100 milyon euroya yakın para kaybının ve ölçülemez prestij kaybının önüne geçmek için cas'ı inletirlerdi. neyse türk futboluna hayırlı olsun, fenerbahçe'ye de hayırlı olsun ama insanları da salak yerine koymayalım lütfen.
