erkek doktor veya mimar değilse genellikle durum budur efenim. hem serseriye hem de efendiye örnek vereyim de daha açıklayıcı olsun.
şöyle anlatayım bugüne kadar hep serseri erkek profili çizdim. ama zaptedilemez serseri, öyle yolda giderken laf atacak serseri değil. kendimce karşı cinsten uzak durmaya çalışsam da arada muhabbet etmek için tanışanlar oldu. bunlara da aynı şekilde serseri gibi davranınca kendimi oyunlarının içinde buldum. muhabbetler;
-sen aslında iyi kalplisin,
-sen sadece böyle görünmeyi seviyorsun ama aslında efendisin,
laflarıyla başlıyor her seferinde. sonra karşıdaki benim daha zaptedilebilir biri olmam için uğraşır;
-itiraf edemiyorsun ama sen de beni seviyorsun,
-istesen bile benden ayrılamazsın,
lafları devreye girer. sonra benden adam olmayacağını anlayınca bir anda tüm o sevgi sözleri biter. sadece arasıra aranan bir kaç "seni özledim" le hatrı sorulan biri olurum yine. ama baştaki tüm çekiciliğimin serseri görünümümden geldiğini bildiğimden dolayı pek üzülmüyorum arkalarından.
bir de efendi arkadaşlarım var. bunlar kendi kızların yanına gider yalnız, erkeksin ya ilk adımı sen atacaksın. ama çocuğun niyeti ciddidir artık düzenli bir ilişki peşindedir. neyse sonra kıza iltifatlar eder;
-seni seviyorum
-sen tanıdığım en iyi kızlardan birisin
laflarıyla başlayıp karşıdaki kızı tavlamaya çalışır. tabi kızın götü kalkınca ve çocuğu zaten avcunun içinde bilince yüz vermez. çocuk artık beklemekten yorulunca
-seni çok temiz sevmiştim,
-seni beklediğime değmezmiş
tarzı laflarla uzaklaşırlar. kalbi kırılmış, artık ben de 4s kuralına uyacam diyerek kendine gaz verir. genellikle başaramaz da.
sonuç mu; kız serseri erkeğin onu mutlu edemeyeceğini anlayınca efendi erkek aklına gelir. o erkek maldır ya yıllarca onu bekleyecektir ne de olsa. sonra da ondan da bir azar yer veya onun bir ilişki yaptığını görür. sonra da ortalıkta melankolik kızlar, yapmacık yalnızlar ve "neden ben"ciler dolaşır.