normalde bir dizinin sadece ilk bölümünü izleyerek yorum yapmam. en az üç bölüm beklemek gibi bir prensibim vardır. ama işin içinde steven moffat olunca, dizi mini olunca ve de bir bölümü 1 buçuk saat olunca beklemeye gerek yok dedim.
tekrar tekrar çekilen klasikleri izlemekten hoşlanmam. hikayenin sherlock holmes hakkında olduğunu duyunca da, işin içinde steven moffat olmasa izlemezdim de açıkçası. iyi ki, steven moffat var ve iyi ki ben bu diziyi izlemişim.
şahane ötesi bir dizi. sherlock holmes ancak bu kadar güzel günümüze uyarlanabilirdi. karakterler, çekimler, müzikler ve senaryo.. tam bir sanat eseri.
öyle güzel bir dizi çıkarmışlar ki ortaya, bir buçuk saat boyunca hem eğleniyorsunuz hem düşünüyorsun hem de heyecanlanıyorsunuz. doğrusunu isterseniz, heyecan faktörünün üzerine biraz eğilmek lazım. jeklly'dan izlediğim kadarıyla moffat'ın izleyiciyi heyecanlandırma tarzı çok farklı ve özgün. kanımca, kendisinin amacı insanda beyin nöronlarının donmasına neden nefesinizi tuttuğunuz anlar yaratmak değil -bu tip bir heyecan yaratmak değil yani amacı. onun stilini en güzel özetleyecek cümle, kanımca şudur: "güldürürken düşündürmek ve düşündürürken heyecanlandırmak." bir holivud filminde insanın adrenalin patlaması yaşayabileceği anlar yaratmaktansa, bu anları mizahla karışık bir bulmaca şeklinde vermek. adrenalini müziği sesine abanarak değil, beynin kıvrımlarına seslenerek sağlamak. en uç anlarda, diyaloglara ağırlık vermek, trajikomik bir mizah sunmak. fevkalade, harikulade. bayılıyorum bu adamın tarzına.