Anlatmış olabilirim. Olsundu bir daha anlatayım. Öhöm. O heyecan da gelsin. Hıh.
Zaman: Üniversite yılları.
Mekan: Bir lokanta önü. (Ucuzundan azizim,ucuzundan.)
Babamın yolladığı parayı bankadan alamamış olan ve üstüne bir de kredi kartını makineye kaptırmış olan ben, bir hafta öncesinde gayet de kısa bir zaman içinde yemiştim, babamın önceki yolladığı parayı. Meteliksiz bir şekilde, yurduma dönme çabaları içerisinde, kışın ortasında yürüyordum işte.
Çok aşırı acıkmış olduğumu hissedip daldım bu ucuz lokantaya hemen tabii. Hem sıcaktı da. Ancak parasız bir serseri olduğumu masaya oturunca anlamıştım (evet biraz aptaldım da.)
Ceplerime baktım bir 50 kuruş bir de 25 kuruş. Hmm...
Yaşlı bir amca geldi hemen. istediğimi sordu. Normal şartlarda kalkıp giderdim elbette ama hava buz gibiydi ve içerisi gerçekten de sıcaktı. Düşündüm. Çok düşündüm. Biraz fazla düşündüm... ve kızardım:
-Amca sıcak su da 50 kuruş mu?
"Evet öyledir herhalde" dedi şaşkınca. Sıcak su istedim bir tas. Getirdi.
Masada duran ketçapa uzandım. Mayonez de vardı. Tuz, nane, pul biber, kekik...
Hepsinden bolca döktüm. Ekmeğim de vardı hem 25 kuruşa...
Yedim yemesine ya. O sefilliği hatırladıkça utanırım kendi kendime...
Bu da böyle bir anımdır. O gün çok şey oldu da aslında anlatınca komik olmadı şimdi..