Şimdi ne anlatıyor bu mal demeden okuyacaklar okusun.
-Hiçbir şey başaramamış olsa da başkaları tarafından mükemmel ve eksiksiz olarak tanımlanmak.
-devamlı başkalarının dikkatini çekecek şeyler yapmak, hayranlık duyulmasını, desteklenmeyi istemek.
-olamadığı şeyleri delice kıskanmak ve delice kıskanıldığını düşünmek.
-güç aşığı olmak ve aşırı zeki olduğunu düşünüp ne düşündüyse gerçekçi veya değil dahice olduğunu düşünmek.
-korkutucu boyutlarda kibir.
Tüm bu özelliklere sahip ortak tanıdığımız kaç kişi var bir düşünelim. Bütün bunlar narsist kişilik bozukluğunun baş semptomları. Gerçekçi olarak şunu soralım kendimize: Bu özelliklerden kaçına sahipsiniz?
"malum kişi"nin tüm bu semptomlara sahip olduğunu görebilirsiniz peki ya biz? Toplum olarak bakarsanız bu özellikler tam olarak tutuyor. Ülke olarak hastalığımızın bezginliğimizin baş nedeni de bu aslında: Kibir. Böyle bir toplumu kim yönetebilir? Belki de Dinden, dogmatik düşünceden, seküler olmaktan çok daha önce konması gereken bir teşhis bu zira her kesimden kibir akıyor. Solcusundan liberaline, Müslümanından Kürdüne. Tek kelime edemezsin çünkü herkes haklı. Bu kibrin korkunç sonuçları var. Mükemmel olma dürtüsü. E zaten mükemmelsen geliştireceğin bir şey olduğunu da hissetmezsin. Çağlardan beri gelen genetik bir aktarım söz konusu bu kibirde. Savaş savaş savaş savaş ve 1699'a kadar kimse dur diyememiş. Bu topraklarda yaşayan hemen her insanın ruhuna bulaşmış genetik bir aktarım bu ve bu boyutlarda kibirlenen toplumların sonu aynı.
Demem o ki bugün ülkeyi kürtler de yönetse sosyalist devrim de olsa gelinecek nokta aynı çünkü okkalı bir tokat yenmemiş.
Ergo; en dibin de dibini görmeden bireysel olarak da toplumsal olarak da bu kibirden sıyrılmak pek mümkün değil. Hepimiz mütişiz öpüyorum.