neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    116.
  1. Televizyonların "haber saatleri"ndeki doludizgin görüntü akışlarını; eğlenceli olarak değerlendirmelerden biri de, ekranların sesini iyice kısmak.
    Gerek yerel, gerek küresel "başrol kahramanları"; Şarlo'nun, sessiz sinema dönemlerinde çevirmiş olduğu filmlere benziyorlar.
    * * *
    Yana doğru açılan eller, öne doğru uzanan parmaklar, ileri doğru kalkan kollar...
    * * *
    Çocuklar için kutular içinde satılan oyuncaklar vardır. Kutuların birinden kapıları, pencereleri, iç bölmeleriyle önce kurulacak bir evin parçacıkları çıkar.
    Öteki kutudan da, evin içine yerleştirilecek eşya; minik koltuklar, masalar, karyolalar, mutfak avadanlığı...
    * * *
    Siyasetçiler; önce bir ev kurup, sonra da içini yerleştirmeye olanak sağlayan oyuncaklarla oynamaya dalmış çocuklara benziyorlar biraz da.
    Sadece oyuncakları; çeşit çeşit ülkeler, bazılarınınki de dünya boyutunda.
    * * *
    Aynı oyuncaklarla oynamak ve onları kendilerine göre yerleştirmek isteyen başka çocuklar da var.
    Ne çare ki ülke boyutundaki oyuncak 1 tane.
    Hadi söve saya, tekme tokat bir kavga.
    * * *
    Gelelim siyasetçilerin çok büyük boyutlu oyuncakları içinde yaşayan milyonlarla milyarlara...
    * * *
    Bilim adamlarının oyuncakları bambaşka.
    Bir de bakıyorsunuz uydular gitmiş uzaya ve izlenir olmuş evlerden "yer"yüzünde olup bitenler.
    * * *
    Sanatçıların oyuncakları ise, DOĞA ve iNSAN arasındaki görünmez tülbentlerden süzülüyor.
    Şairler, üreme tılsımının saklı olduğunu "aşkı" ve engellenmiş aşkların acılarını yazıyorlar; yoksulluğu yazıyorlar, kimsesizliği yazıyorlar, ölümü yazıyorlar.
    * * *
    Müzisyenler, unutulmaz seslere dönüştürüyor iNSAN'a ait hem acılı, hem "zamanı unutma" özlemlerine uzanan titreşimleri.
    * * *
    Ressamlarla heykelcilerin de oyuncakları; siyasetçi oyuncaklarının çok dışında.
    * * *
    Eski bir efsane vardır.
    20 yaşında tahta çıkmış bir şah, ülkesindeki bilge kişileri toplayarak:
    - Gidin, demiş; bana dünya tarihini yazın. Ülkemi iyi yönetmek için öğrenmek istiyorum dünya tarihini.
    Bilge kişiler:
    - Emredersiniz şahım, demişler ve çekilip gitmişler.
    * * *
    Aradan geçmiş 30 yıl. Şah gelmiş 50 yaşına.
    Bilge kişiler, 10 deve yükü kitapla kapısına dayanmışlar sarayın.
    * * *
    Şah, 10 deve yükü kitabı görünce:
    - Bunların tümünü okumaya benim artık vaktim yok, demiş; gidin biraz daha özetleyerek gelin şu dünya tarihini.
    Bilge kişiler:
    - Emredersiniz, diyerek geri dönmüşler.
    * * *
    Aradan geçmiş 10 yıl, şah gelmiş 60 yaşına.
    Bilge kişiler bu kez, 2 deve yüklü kitapla dönmüşler geri.
    * * *
    Şah:
    - Bu kadar kitabı okumaya da vaktim kalmadı, demiş. Gidin biraz daha kısaltın şu dünya tarihini.
    Bilge kişiler geri dönmüşler yine.
    * * *
    Şah, artık ölüm yatağındayken, bir eşeğin üstünde bir kocaman kitapla dönmüş saraya bilgilerden biri ve şah yarım açık gözlerle koskocaman kitabı görünce:
    - Bunu da okumaya vakit kalmadı, demiş; hiç değilse ağızdan özetle bana şu dünya tarihini.
    * * *
    Bilge, şahın kulağına eğilmiş ve özetlemiş dünya tarihini:
    - Doğdular, acı çektiler ve öldüler.
    * * *
    Birkaç tane de kıvrak söz:
    Yolsuzlukla yozlaşmanın en beteri; yasaları çiğnemeye değil, onları bizzat yapmaya kalkmaktır.
    * * *
    Siyasetçilere karşı yapılan övgüler, repoya yatırılan paraya benzer; faiziyle geri dönmesi için.
    * * *
    iki tane de bizim Av. Taner Aktop'un derlediklerinden:
    Yeniçeriler niçin kazan kaldırmışlar?
    O tarihlerde halter olmadığı için.
    * * *
    Duvardaki barometrenin düşmesi neyi gösterir?
    Çivisinin iyi çakılmadığını.
    * * *
    Ahmet Cemal'den bir şiirle bitirelim yazıyı:
    Uyarı
    Bir kadeh daha varma üzerime, ne olur!
    Duvarlarım dolu dizgine yıkıldı yıkılacak.
    Ben, uzatmalı yalnızlıkların gece bekçisiyim.

    çetin altan
    2 ...