dua

entry427 galeri ses1
    31.
  1. herkes yatarken, siz sizle beraberken, size eşlik eden bir "neden" varken, notaların inanılmaz ahengine kapılıpta dolmuşken, fikrinizin kalbinizi zehirlediği ana denk düşmüşken ve eliniz kolunuz bağlıyken, sesiniz sizde mahfuzken, gözyaşları hazır kıta beklerken, avucunuzun gayri ihtiyari açıldığının farkına varırsınız.

    acizsinizdir...

    keşke yapmasaydım der, keşke yapmasaydı dersiniz. bir teveccüh bekler de kapkaranlık geceyi iğfal eden sokak lambalarının odanıza kadar sızan esrarlı aydınlığında tek yapacağınız yalvarmak olur.

    delicesine yalvarmak... edepsizce istemek... dil susar "dil" konuşur...

    birşeyiniz vardır izah etmek ne mümkün?! ya şafi allah dersiniz ve bir bedevinin medeniyetsizliğine bürünüp o "bir" den yarattığı "bütünde" bir "mana" dilersiniz kendiniz için ve "diğer" ve "diğerleri" için...

    yaşanacak her ana ayrı ayrı serilen "ak" yaprakların edeple işlendiği, halis niyetlerle yaldızlanıp, ebruli bir manzaraya tahavvül etmesini diler, leylak rengi hayallerin hayat bulmasını arzular ama "hayale" yenik düşersiniz... var olan tek şey "istemektir"... "sana geldim" diyip istirhamın kabulle karşılanmasını beklersiniz.

    beklemek artık azaptır, ne akıl ne izan bırakır. ve kelime kalmaz, papağanın halini idrak edercesine aynı şeyleri ister ister ister... ve artık "istemek" kelimesi de kalmaz.

    içinizdeki "denizin" zerresinde boğulursunuz da boğazınızı dolduran suların gönül değirmeninizi çevirdiğini anlarsınız, aslında anlamaz sadece o anla "halleşirsiniz".
    4 ...