malum, bölücüler yapılagelen iç güvenlik harekatlarını her zaman "savaş" diye anlandırmaya bayılırlar. oysa savaş iki devlet arasında yapılır. bir de iç savaş vardır ki orada yaşananlara "iç savaş" demek tam bir bölücü ağzıdır.
bölgedeki polis ve askerlerimizin karşısındakiler "düşman" değil, "suçlu"durlar. polis ve askerlerimize düşen bunları ölü veya diri ele geçirmektir. bunların "düşman" olarak görüldüğünü düşündürecek her tutum ancak ve ancak bölücülerin emellerine hizmet eder; bunlara hiç hak etmedikleri bir paye verilmesi anlamına gelir.
bunların birer şakiden, hırsızdan, uğursuzdan, katilden farkı nedir? saydıklarımı etkisiz hale getiren polisimiz, görevini yaparken tekbir mi getiriyor? getirmediğine göre sıra bunlara gelince farklı tutum almanın gereği nedir?
işte kendi vatandaşlarıyla tekbirler eşliğinde çatışan ülkelerin hali ortada... hayır, türkiye cumhuriyeti polisine yakışan, esad askeri veya esad karşıtları gibi görünüm arz etmek değil, güçlü bir ülkenin polisi, askeri gibi davranmaktır.
beni eleştiren insanlar arasında sağduyulu olanlar, dini duygularını bir tarafa bırakıp, meseleye soğukkanlı bakarlarsa dediklerimde haklı olduğumu göreceklerdir.
evet, türk askeri savaşta "allah allah" diyerek saldırır ve de ateist olduğum halde bundan gocunmuyorum. gocunduğumun ne olduğunu ifade edebildiğimi umuyorum.