mezkur "başörtüsü"yasağını gölgelemeye çalışanların,"namaz kılıyorsun,hastanelerde tedavi oluyorsun,daha ne istiyorsun sana bu hakları verdiğimize şükret,önüne konan mamadan başkasını isteme köpek!" edasında haykırdıkları konu başlığıdır aynı zamanda.
bu üstü kapalı tehditçiği savuranlar şunu unutmasınlar ki,bu ülkede "Allah"demenin dezavantaj olduğu,dini kitapların mahzenlerde saklandığı,batı'yı kopya eden modeli eleştiren insanların asıldığı,sırf tek parti diktasından kurtulmak için yüzbinlerce kişinin serbest fırka'nın mitingine katılmasının ve polisle mitingdekiler arasında çıkan arbedede bir çocuğun polis tarafından vurulup öldürülmesinin ardından babasının çocuğun cesedini kucaklayıp ali fethi bey'in önüne getirerek"oğlumu kurban verdim,gerekirse başkalarını da veririm.yeter ki bizi kurtar,kurtar!"diye insanların yalvardığı-elbette serbest fırka'nın 10 günde 200 000 civarında üye sayısına ulaşması,buna karşın chp'nin bazı illerde teşkilatlarının bile bulunmaması sebebiyle bu serbest fırka bir pundu bulunup kapatılacaktır-(baskın oran'ın türk dış politikası isimli kitabında ve konuya ilişkin hemen hemen tüm kitaplarda bu olay detaylı anlatılmaktadır. dönemin cumhuriyet gazetesi'nde çıkan haber,herşeyi de anlatmaktadır aslında:"sandalla gelip vapura atlayanlar Fethi Bey'e sarılıyorlardı. Birçokları ağlıyor.Rıhtımda, üzerine vuku bulan ilk tehacümle Fethi Bey'in ceketi yırtıldı. Bu esnada denize düşenler, ezilenler ve çiğnenenler oldu. Davullar, zurnalar çalıyordu.--1930 yılında cumhuriyet gazetesi'nden alıntı) dönemleri de yaşadı bu memleket..
sanırım tüm bu olup bitenin yaşanmasında bir beis görmeyenler,Müslümanların bu ülkede özgürce yaşadıklarını dile getirmektedirler.oysa ne kamuda,ne okullarda,yani devletin elinin uzandığı her yerde,medyanın dişinin geçtiği her platformda bir baskı sözkonusudur.bu kronikleşmiş haksızlığın giderilmesi bir adalet taksimidir ve "başörtüsü"yasağının kaldırılması bu teslimatın sadece bir parçasıdır.