okuma. gelmeyeceksen okuma bırak. insanlık değişkenlerine göre türevlenebiliyorsan, orda burda beş para etmezlere, güzelim kelimelerin götünü başını ayrı oynatıp kullanıyorsan da okuma. kısacası gel. kendimi anlamaya çalışırken seni aramak ne kadar zordur, bilmezsin. bilseydin anlatırdın. ama ya yaşamayı, ya anlatmayı seçmek gerek değil mi? (bkz: jean paul sartre) öyle görünüyor ki sen de henüz seçimini yapmamışsın. zaten yaşamıyorsun da, çok normal. gel, beni anlamasan da olur. senin hikayelerin ikimize de yeter. daha fazla gelmeyip beni bu ergen cümleleri kurmak zorunda bırakma. ne olur. anlaşılan sana nasıl hitap edeceğimi de unutmuşum. oysa lise yıllarımda ne çok yazardım seninle ilgili. baksana şimdi adeta yemek artığı gibi duruyor bu entry. birkaç ipucu vereyim sana kendimle ilgili. en sevdiğim filmdir ölü ozanlar derneği. hiç de sevmem aslında kafiyeyi.