bir bisikletle yollara çıkmak ve aniden gelen aşk

entry32 galeri
    4.
  1. o güzel şarkı bitene kadar dans ettik. ve ben hayatım boyunca ilk kez barış abi'ye kızdım içten içe. omuzumdaki sol eli o üç dakikadan ibaret eşsiz şarkının bitimiyle, belime doğru kaydı bir kaç saliseliğine ve yeniden sahibine döndü. sağ eli ise bende kalmaya devam etti.

    +gel, seni en güzel masaya götüreceğim

    bu küçük kafede belki en fazla on masa vardı ve gördüğüm masalardan hangisinin en güzeli olduğuna karar verememiştim. iki şirin sandalye ile süslenmiş, kenarından çiçek desenli dantellerinin sarktığı, beyaz örtülü bir masaya oturduk. geceyi kolanya çiçeğinin eşsiz kokusu büyülüyordu. sonra farkettim ki bu kafenin diğer tüm masaları dört kişilikti. ve anladım ki masamızın güzelliği, hayatta pek çok şeyi güzel yapan şeydi

    kafenin sahibi, orta yaşlı bir kadındı. büyük taşlı kolyesinini, parmaklarındaki güzel taşlı yüzükler tamamlıyordu. bunların arasında kaplan gözü dikkatimi çekti. o hiçbir zaman göründüğü gibi bir taş değildi. belki bin farklı açıdan bin farklı şekilde gözükürdü. saçının neredeyse tamamını örten mor renkli ve menekşe desenli bir saç bandı takmıştı.

    * ne içersiniz gençler?
    + ben size özel kahvenizden alacağım, suzan abla. suskun arkadaşıma da aynısından lütfen.

    hayatımda hiçbir zaman benim yerime karar alan insanlara yer olmamıştır. buna ebeveynlerim de dahil. ama hakkını vermeliyim ki, zaten onlar da hayatıma hiçbir zaman müdahale etmediler. hiçbir zaman kendi kararım olmayan bir şeyden pişmanlık yaşamamıştım. ancak nedendir bilinmez bu duru kadının benim yerime karar alışı o anda bir çok duygumu besliyordu.

    -buraya sık gelir misin?
    +evet, her yaz. burası bana huzur veriyor.
    -neden huzur aradığın bir şey mi?
    +neden öyle sordun, senin bulabildiğin bir şey mi yoksa?

    bu felsefi derinliği olan bir soruydu. ve ben öyle yavaş yavaş da değil, bisikletle sık sık indiğim o patikalarda olduğu gibi hızlıca onun çekim alanına girmiştim bile.

    +kadere inanır mısın?
    -kesinlikle.
    +ben de. ve seçimlerimize. mesela şu an seni öpmek ya da öpmemek gibi iki seçeneğim var. ve öpmezsem eğer, yarın sabah uyandığımda tanrı'ya "niye kaderimde bu yoktu" diye kızma hakkımın olduğunu sanmıyorum...

    bunu söylerken o kadar güzel gülümsüyordu ki, kuruyan dudaklarımı dilimle hafifçe ıslattım ve bunu görmemesi için hafifçe başımı öne eğdim. bunu yaparken mavi gözlerini dikmiş bana bakıyordu. küçükken anneannemin bahçesinde en sevdiğim çiçek çivit mavisi bir ortanca idi. o mavi bu maviydi. çivit mavisi gözleri adeta çivi gibi saplanmıştı bana.

    +(hafif bir kahkaha atarak) ama tabi ki bu sadece bir örnekti.
    -evet biliyorum.

    bu sırada kahvelerimiz geldi. çay bardağına yakın, porselen fincanlarda gelen kahvenin içinde sanırım menengiç ve kakule vardı. belki biraz da türk kahvesi karıştırılmıştı. kesinlikle güzel bir rayihası vardı. karşımda kahvesini yudumlayan bu kadını arkama yaslanıp da izleme fırsatını kaçırmak istemedim. çünkü ben de ertesi sabah bunu yapmadığım için tanrı yı suçlu ilan etmek istemiyordum. bambudan yapılmış sandalyemin sırtlığına hafifçe yaslandım ve içimde fırtınalar kopartan o gözlere kilitlendim. bu sırada kahvesini dudaklarından ayırdı ve hafifçe gülümserken narin elini hemen göğsüyle boynunun birleştiği yere bir saniyeliğine değdirip çekti. bu bir utangaçlık alametiydi.

    +bir şeyler yerken ya da içerken birinin izlemesi beni hep utandırmıştır.
    -özür dilerim. şey.. ben farkında değilim.
    +hayır hayır özür dilememelisin. sadece seninle paylaşmak istedim.

    bu belki iki insan için sıradan bir paylaşımdı ancak benim için öyle değildi. onun benimle paylaştığı ilk duyguydu bu... bundan aldığım cesaretle kahvemden bir yudum aldım ve vaktin hiç geçmemesini dileyerek ancak ilerleyen saatlerde neler olabileceği hakkında da tahminlerde bulunarak ona bakmaya devam ettim.

    bu sırada barış manço dan little darling çalmaya başladı. yüzünde hafif bir üzüntü belirdi.

    https://www.youtube.com/watch?v=rC-BdXUZybU

    +bu şarkı beni hep hüzünlendirir. niye bilmiyorum. ve nedense şu an hissettirdiği hüznü iki katına çıkartıyor.
    -neden?
    +ayrılıklar seni de üzmez mi?
    -evet üzer tabi.

    ona dair pek çok şey daha öğrenmek istiyordum. bu kadının vücudunun çeperlerine hapsolmuş o ruha dair her ayrıntıyı ölesiye merak ediyordum... ve bu merakı içimde bırakmaya niyetim yoktu.
    8 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük