kapı açık tuvalete ve duşa girebilmektir, iç çamaşırınla uyuyabilmektir, evin içerisinde çıplak gezebilmektir, istediğin saatte eve gelip yine istediğin saatte evden çıkabilmek ve kimseye hesap vermemektir *
ve deee
tek başına olduğun için aldığın yiyecekleri tüketmeden dolapta çürümesidir, bir süre sonra aldığın her şeyin çürümesinden dolayı 'bari şunu almayayım bitiremem, bari bunu almayayım tek başıma yiyemem' demekten dolayı buzdolabına doğru düzgün bir şeyler koyamamaktır, hastalanınca sürünüp 'lan burda tek başıma ölsem gitsem kimsenin haberi olmayacak' hissini iliklerine kadar yaşamaktır, yiyip kirli bıraktığın tabakları ya da tezgahın kenarına veya yatağının başına koyduğun su bardaklarının eğer sen almazsan sonsuza kadar bıraktığın yerde duracak olmaları gerçeğiyle yüzleşmektir, evin elektiriğiydi, suyuydu, kirasıydı, temizletilmesiydi ne kadar can sıkıcı ayak işi varsa hepsini tek başına halletmek zorunda olman demektir *
işin kötüsü bir süre sonra ara ara yalnızlıktan son derece rahatsız olduğun halde yalnız yaşadığın evine ailen, arkadaşın ve hatta sevgilin gelince bir kaç gün sonrasında evde senden başka birisinin olması seni basar. tek başına karanlıkta oturup mumları yakıp, şarabını içmek istersin. canın isteyince duygu durumuna göre ağlamak ya da bangır bangır müzik dinlemek istersin. veya sen o akşam aç yatıp sadece bira içmek istersin. ama yanındaki kişi seni basar. 'ayy aç yatılır mı?', 'sabah sabah bira içilir mi?', 'akşam yemeği yemeden olmaz'. bıdı bıdı.