sözlük yazarlarının çocukluk anıları

entry204 galeri
    40.
  1. küçükken h&m'den aldığımız gri bir tişörtüm vardı. üzerinde siyah bir ufo resmi, resmin altında da "i want to believe" yazısı vardı. açık ara en sevdiğim kıyafetim oydu. soğuk havalarda onu giymek için direttiğimde annem çok kızar, en sonunda bir kazakla birlikte giymeme izin verirdi.

    annem, ailesinin aksine deisttir. ailesi ateist. annem çaresizliği sonucu inanma ihtiyacı doğmuş, kararsız bir kadındır. o yüzden benim uzaylılara inanmama dahi karşı çıkmak istemiştir her zaman.

    karpuzu doğrayıp değil de öyle kabuğundan yememi isterdi bir de. zaten büyüdüğüm yerde meyveler türkiye'de olduğu gibi kilo kilo değil tane ile satılır/alınırdı. seralarda yetiştirilen meyveler de hem pahalı olurdu, hem de buradaki kadar lezzetli olmazlardı.

    pahalı demişken, hemköp eve yakın olduğu için oraya tek başıma gitmeme izin veriyorlardı, lidl ise uzaktı birazcık. oraya gidemiyordum. ne zaman canım sıkkın olsa bisiklete atlar, yolda kendime donut alıp sofiero sarayı'na giderdim. kimsenin bilmediği bir giriş bulmuştum kendime küçükken. kapalı olduğu zamanlarda ya da özel bir etkinlik yüzünden meşgul olduğu zamanlarda sarayın bahçesine oradan girer çimlerde uzanırdım. kar yağarken bile... bir de aslında saray demek çok doğru olmaz, asıl ismi sofiero slott. mükemmel bir bahçesi vardır. dünyanın en huzurlu yeridir. orayı öyle özledim ki...

    bir de annemle gül toplardık pazar sabahları. ön bahçemizdeki çitlerin iç tarafında sıra sıra güller, laleler vardı. yasemin yetişmezdi mesela o soğukta. içimde kalmıştır hep, bahçemde olsun isterdim. o yüzden hep çiçek kokulu parfümler kullandım. yasemin ilk sırada geldi.

    mutfak penceresi arka bahçemize bakıyordu. hemen önünde bir elma ağacı vardı, altında daire şeklinde mavi kenarlı bir trambolin. böyle mi yazılıyor, emin değilim? (bkz: trampoline) tavşanımı oralarda gezdirirdim tasmasıyla. zaten tasmasız dışarı çıkarmam yasaktı. özgürlüğünü elinden aldığım biricik tavşanım, hannelise'm, yeri gelmişken senden çok özür diliyorum.

    sıcak havalarda babamla paten sürmeye giderdik. soğukken de -ki genellikle soğuktu- buz pateni yapardık. bir kere buzlar prensesi seçilmiştim. ama çok üşüdüğüm için son turu kaymak istemeyip gidip babama sarılmıştım. en fazla 6 yaşındaydım.

    sona en komiğini sakladım. kahkaha atmazsınız belki ama gülümseyeceğinize eminim. hani kolye ya da bilezik için mesela wear kullanılır ya ingilizce'de. işte türkiye'ye döndüğümde uzun süre "kolye giymek" ya da "bilezik giymek" olarak kullanmıştım onu. etrafımdakiler bununla uzun süre eğlenirlerdi.

    sanırım çocukluğumu özledim. ya da üşümeyi, bu yanan yaz günlerinde.
    9 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük